Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5970 E. 2023/1479 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın tescili davasında, taşınmazın gerçek değerinin tespiti ve buna bağlı olarak yargılama giderlerinin belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın gerçek değerinin, dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması ve yargılama giderlerinin buna göre belirlenmesi gerektiği gözetilerek, taşınmazın gerçek değerinin araştırılmadan verilen ilk derece ve istinaf mahkemesi kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bingöl 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tescil davasının reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Bingöl ili, Merkez ilçesi, Kültür Mahallesi Kuman mevkiinde bulunan kuzeyi yol, ark ve ... tarlası, Batısı ... ve ...'a ait taşınmazlar, Güneyi ... ve ... ...'a ait taşınmazlar ile çevrili olan yaklaşık 12 dönüm büyüklüğünde olan taşınmazın zilyetliğin olduğunu belirterek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın zamanaşımı ile kazanılacak yerlerden olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı Hazine; dava konusu taşınmazın niteliği itibarıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle kadastro çalışmaları esnasında tespit harici bırakıldığını, davacının zilyetlik şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28/06/2018 tarihli ve 2016/151 Esas 2018/265 Karar sayılı kararıyla; keşifte dinlenen tanıkların dava konusu taşınmazın uzun yıllardır davacı tarafından kullanıldığını beyan ettikleri, ziraat bilirkişisi raporunda 25-30 yıldan beri tarım amaçlı kullanıldığını rapor ettiği, incelenen ... fotoğraflarından tanık beyanlarının ve ziraat bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığı, 2008 tarihli uydu görüntüsünde dahi taşınmazın tarım amaçlı kullanılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; fotogrametri bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun afaki ve tahmine dayalı olduğunu, raporun ziraat bilirkişi raporu, mahalli bilirkişilerin tarafsız beyanları ve tanıkların beyanları ile doğrulanmadığını, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 25-30 yıldan beri tarım arazisi olarak kullanıldığının tespit edildiğini, Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/410 Esas sayılı dosyası ile aynı yere ilişkin olarak müvekkili tarafından açılan tescil davasında Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkil kurum lehine dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın vekalet ücreti yönüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29/01/2021 tarihli ve 2018/1699 Esas, 2021/55 Karar sayılı kararıyla; davacı lehine 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve devam eden maddelerinde düzenlenen kazandırıcı zamanaşımı zilyetlikle edinim koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde ve yargılama sırasında dava konusu taşınmazın değeri tespit edilmediğinden, harçlandırılan 10.000,00TL üzerinden AAÜT göre hesaplanan nispi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kalması nedeniyle davalı Hazine lehine 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Somut olayda; taşınmazın değeri davacı tarafından 10.000,00 TL olarak gösterildiği, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerden taşınmazın değerinin sorulmadığı, yapılan keşif sonrası ziraat mühendisi bilirkişinin dava konusu taşınmazın değerini hesaplamadığı, dava tarihi olan 2016 yılı itibariyle dava değeri araştırılmadan İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Bu durumda, taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin istinaf sınırı ve temyiz sınırının belirlenmesi yönünden de önemli olduğu gözetilerek taşınmazın gerçek dava değerinin usulünce araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3.Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.