"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ... ile davalılardan ...'in mirasbırakanı ...'nin kardeş olduklarını, babaları olan kök mirasbırakan ...'dan gelen taşınmaz malları hayatta iken oğulları ... ile ...'in birlikte kullandıklarını, ancak ...'in erkek çocuğu olmayıp kızı ...'yı da annesinin giderken yanında götürdüğünü, ... öldükten sonra bütün taşınmazları ağabeyi ...'nin çocuklarının kullandığını, 2005 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazların kullananlar adına kaydedildiğini, davaya konu taşınmazların tamamının kök mirasbırakan ...'dan gelmekte olup hatta bazı tarlaların mıntıkalarının dahi mirasbırakanları ...’in adı ile bilindiğini, taşınmazların davalı ... tarafından muvazaalı bir şekilde oğulları davalılar ... ve ...'a temlik edildiğini, daha sonra da onlar tarafından satıldığını ileri sürerek, dava konusu 116 ada 14, 73 parsel, 125 ada 4, 75, 92, 152, 158 parsel, 127 ada 195 ve 267 parsel, 132 ada 2, 47 parsel, 133 ada 19, 34, 36 parsel, 139 ada 48 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına miras payları oranında tesciline, davalılar tarafından dava dışı 3. kişilere devredilen taşınmazlar yönünden tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu olan taşınmazları babalarından bu yana 70-80 yıldır nizasız fasılasız kullandıklarını, davacıların hiçbir hakları bulunmadığını, yerlerini dahi bilmediklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli ve 2015/340E., 2018/358K. sayılı kararıyla; kök mirasbırakan ...'nın Medeni Kanun öncesi bilinmeyen bir tarihte vefat ettiği, dava konusu taşınmazların davalıların mirasbırakanı ... ...'dan geldiğinin bilindiği, taşınmazın mirasbırakan ... tarafından çok uzun yıllar malik sıfatıyla ölene kadar kullanıldığı, daha sonra ise mirasçıları tarafından kullanıldığı, böylece kadastro tarihine kadar bir insan ömründen daha fazla zamandır davalıların ve mirasbırakanlarının bu taşınmazları kullandığının sabit olduğu, davacıların mirasbırakanı ... ile ... oğlu ...'nın yörede bilinmediği, taşınmazları kullanıp kullanmadıkları hususunda dinlenen mahalli bilirkişi ve dahi davacı tanıklarının somut, görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, taksim karinesi ile beraber değerlendirildiğinde taksim olgusunun gerçekleştiği, davacıların taksim olgusunun var olmadığını ispat edemedikleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; aşamalardaki iddialarını tekrarlayarak, dava konusu taşınmazların nesilden nesile aktarıldığını, davalıların dahi davacıların mirasçı olduklarından haberdar olmadığının anlaşıldığını, böyle bir durumda ...-i taksimden bahsedilemeyeceğini, kök mirasbırakan ...'nın oğlu ...'in tek çocuğu ...'nın başka köye gelin gitmesi nedeniyle ilgilenemediğini, taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında onun yokluğunda hatalı tespitlere konu edildiğini belirterek, kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 09.09.2020 tarihli ve 2019/646E. 2020/1157K. sayılı kararıyla; taşınmazların miras yoluyla taksimen intikal ettiği ve senetsizden zilyetlikle tespit ve tescil edildiği, 743 sayılı TKM'den önceki dönemde ve bilinmeyen bir tarihte öldüğü, kök mirasbırakan ...'nın ölümünden itibaren taşınmazların ihtilafsız kullanımının taksime karine teşkil ettiği, bu olgunun aksinin davacı tarafça kanıtlanamaması ve kök mirasbırakanın vefat tarihine göre dava konusu taşınmazların müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal-tescil ve tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
2. Aynı Kanun’un 15. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.
Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir.
İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir.
Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır."
3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
4. 6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 125,50TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.