"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, Marmaris ilçesi, Söğüt köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 380 ada 20 ve 21 parsel sayılı taşınmazların sit alanında kaldığı belirtilerek davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tespit tarihinden sonra 2007 yılında 2863 sayılı Yasada yapılan değişiklik ile doğal sit alanları ile 3. derecede arkeolojik sit alanlarının zilyetlikle iktisabının mümkün hale geldiğini ve tespit tarihi itibariyle davacı lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddelerinde belirtilen koşulların gerçekleştiğini, taşınmazlara davacının eklemeli olarak 50 yıldan fazla süredir nizasız, fasılasız zilyet olduğunu, taşınmazların davacıya babasından intikal ettiğini ileri sürerek tapu kayıtların iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik ile iktisap edilemeyeceğini, taşınmazların taşlık, kayalık ve makilik niteliğinde olup davacının kullanımı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/05/2018 tarihli ve 2015/713 Esas, 2018/216 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 07/02/2019 tarihli ve 2018/775 Esas, 2019/133 Karar sayılı kararı ile yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-a/6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesi için davanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, çekişmeli 380 ada 20 ve 21 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazların 3. derece doğal sit alanı olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı şartları ile iktisabının mümkün olmadığını, sit alanı içinde kalan taşınmazın kısa süre önce temizlenmeye çalışıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların orman tahdit sınırları dışında kaldığı, kamu hizmetine tahsis edilmediği ve tespit tarihinden geriye doğru davacı ve bayileri tarafından nizasız, fasılasız tarım arazisi olarak kullanıldığı ve davacı lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde düzenlenen kazanma şartlarının gerçekleştiği, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 11. maddesinde; “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanun'un bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” hükümleri düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
Mahkeme çekişmeli taşınmazların 3.derecede doğal sit alanı içerisinde kaldığı, üzerinde kültür varlığı bulunmadığı ve davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise sit alanının nevi ve derecesi ile sit haritası bulunup bulunmadığı hususları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünden sorulmamış, keşfe arkeolog bilirkişi katılmamış, mahkemece sadece Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne yazı yazılmış ve gelen yazı cevabında; taşınmazların 2011 yılında Mülga Taşınmaz Kütür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu tarafından ilan edilen 3. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı belirtilmiş olmasına rağmen, bu husus bilirkişi raporu ile denetlenmeden Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü yazısı esas alınarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Ayrıca çekişmeli taşınmazlardan 380 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan zilyetlik araştırması da yetersizdir. Dosyaya eklenen fotoğraflardan taşınmazın genel itibariyle taşlık ve kayalık yapıda olduğu, eğiminin yüksek olduğu, taşınmazda zeytin ağaçlarının varlığından başka tarımsal uygulama kabul edilebilecek aktivitenin bulunmadığı, arazinin doğal koşullarının ekonomik amaca uygun tarımsal üretime engel teşkil ettiği, taşınmazın halen hali arazi vasfında olduğu, taşınmazın yüz ölçümüne göre sadece bir kısmında 20 adet 35 yaşlarında zeytin ağaçlarının olduğu, kalan kısmın nasıl ne şekilde kullanıldığının tam olarak açıklanmadığı, davacının zilyetliğinin kadastro tespit tarihine kadar 20 yılı bulup bulmadığı hususu ile ziraat bilirkişi kurulu raporunda, yörede 8-10 yıl toprak işlemesi yapılmadığı zaman taşınmazın makilik, çalılık formuna dönüştüğü belirtildiğinden davacının kullanıma ara verip vermediği hususları açıklığa kavuşturulmamıştır. Yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması mümkün değildir.
Hal böyle olunca, bölgeye ait sit haritası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden getirtilerek dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra fen bilirkişisi, ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisi ve arkeolog bilirkişi eşliğinde keşif yapılmalı, fen bilirkişisi ve arkeolog bilirkişi aracılığıyla bölgeye ait sit haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenip çakıştırılarak yöntemince uygulanmalı, taşınmazın arkeolojik sit alanı içinde kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli, kalıyor ise derecesi ve taşınmaz üzerinde 1. grup olarak tescil edilmiş kültür ve tabiat varlıkları bulunup bulunmadığı hususları incelenmeli, bilirkişilere denetime elverişli şekilde rapor ve kroki tanzim ettirilmeli, daha önceki ziraat bilirkişi kurulundan yukarıda belirtilen eksiklikler doğrultusunda 380 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden tarımsal niteliğini belirten, kaç yıldır ne olarak kullanıldığı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı, önceki raporları irdeleyecek şekilde ayrıntılı rapor alınmalı, dosyadakinden başka bir jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden 380 ada 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir, önceki raporları irdeleyecek ve sınırlarının belirgin olup olmadığı, taşınmazın tamamında mı yoksa bir bölümü üzerinde mi tarımsal faaliyet sürdürüldüğünü açıklayacak şekilde rapor alınmalı, yapılacak değerlendirmede 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabının mümkün olmadığı göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazın bu nitelikteki sit alanı içerisinde kalmadığının belirlenmesi halinde ise; kadastro tespit tarihi itibariyle davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın karar veren Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesine,
Kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
28.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.,