Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6021 E. 2023/1521 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu belirlenen parsel sınırı nedeniyle davacının komşu parselin kendi parseline ait bir kısmını işgal ettiğini iddia ederek açtığı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro tespitine itirazını hukuken geçerli bir şekilde ispatlayamaması ve taşınmazın davalı zilyetliğinde olduğunun tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ilgaz Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince ek karar ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Ek kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ek karara yönelik başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme ek kararının kaldırılmasına, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacı dava dilekçesinde, Ilgaz ilçesi Kıyısın köyünde yapılan kadastro çalışmalarında kendisine ait 199 ada 49 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 199 ada 50 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın hatalı belirlendiğini, kendisine ait taşınmazın bir kısmının komşu taşınmaz içinde kaldığını ileri sürerek 199 ada 50 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının bir kısmının iptali ile bu kısmın ve aradaki duvarın 199 ada 49 parsele eklenerek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Dahili davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşımazlar arasında bulunan taş duvarın kendi parsellerinde bulunan evin duvarı olduğunu, davacının babasının 1950 yılında tarlasına ev yaptığını, bu taş duvarın 1950 yılından çok daha önce 10-15 sıra taş duvar şeklide mevcut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dahili davalılar ..., ... ve ... yargılama sırasında davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İlk Derece mahkemesinin 20.05.2019 tarihli ek kararı ile kararın miktar itibarı ile kesin olarak verildiği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 346/1. maddesine göre istinaf eden davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf başvuru dilekçesinde, adına kayıtlı 199 ada 49 sayılı parsel ile dava konusu 199 ada 50 sayılı parsel arasındaki sınırı oluşturan taş duvarın 1950 yılında babası ve dedesi tarafın yapıldığını, kadastro çalışmaları sırasında taş duvar olan kısmın kesilerek dava konusu taşınmaza eklendiğini, tarafsız olan mahalli bilirkişilerin kendisini destekler şekilde duvarın uzun yıllar öncesinde davacı tarafça yapıldığını ve ağaçlarında davacı tarafça dikildiğini beyan ettiklerini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı ek karara karşı verdiği istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu yerin niteliği dikkate alındığında değere bakılmaksızın istinaf yolunun açık olması gereken bir karar olduğunu, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğundan değerinin bu şekilde az olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen istinaf talebinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürerek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 28.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarih 7251 sayılı Kanun'un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen EK-6 maddesindeki "Kadastro Mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar ve değere bakılmaksızın 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir" hükmü gereğince istinaf ve temyiz yolunun açık olduğu, bu sebeple ek kararın hatalı olduğu, dosya içeriğine, mahkemece yapılan keşif, yerel bilirkişi ve tanık beyanları, özellikle yerel bilirkişi (tespit bilirkişi) ... ...’ın beyanı, teknik bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın davalı tarafın zilyetliğinde bulunduğu, dava konusu 199 ada 50 sayılı parsel ile davacı adına kayıtlı 199 ada 49 sayılı parsel arasında kadastro tespitinde belirlenen sınırın doğru olduğu, davacının sınıra ilişkin davasını ispat edemediği gerekçesiyle davacının ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ek kararın kaldırılmasına, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ''Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.'' düzenlemeleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.