Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6090 E. 2022/8285 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespiti kesinleştikten sonra on yıl geçmesiyle kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil davalarının açılamayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : MAÇKA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Trabzon ili, ..... ilçesi, ..... köyünde bulunan, 67 ada 3 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin murisi ...'in usulsüz satış işleminden evvel hissedar olduğunu, müvekkillerinin mirasbırakanına ait payın 03/06/2003 tarihinde Bursa .... Noterliğinin 06/10/1997 düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile vekil ... tarafından davalı ...'ya satıldığını öğrendiklerini, müvekkillerinin söz konusu satış işleminin mirasbırakan ... (...)'nın vefatından sonra sona eren vekalet ilişkisine rağmen geçersiz vekaletname ile yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının mirasbırakan ...'in hissesi oranında iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; vekalete dayalı işlemin 03/06/2003 tarihinde yapıldığını, işlem tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğini, davacıların açmış oldukları davanın zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan usulden reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/12/2020 tarihli ve 2019/138 E. 2020/232 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacıların murisi ..., davalı ve dava dışı kardeşlerine babalarından miras olarak kaldığı, davacının murisi ile davalı ...'nın kardeş olup, ...'in 13/04/2002 tarihinde vefat ettiği, davalının satış tarihi olan 03/06/2003 tarihinde kardeşi olan ...'in vefat ettiğini bilebilecek durumda olduğu, 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli olmadığı, vekil ...' in ise satış tarihinde dava dışı diğer kardeşlerin de vekili olarak görev yaptığı, bu kapsamda aile ile yakın ilişki içerisinde olduğu, mahalli bilirkişi beyanları kapsamında; ...'in vefat ettiğini köy imamı olması ve dava konusu taşınmazın bahçesini kendisinin kullanması nedeniyle bildiğinin tespit edildiği, kayıt maliki olan davalı ile vekilin birlikte hareket ettikleri, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı kanaatiyle davanın kabulüne, ... ilçesi ..... köyünde bulunan 67 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, davacıların murisi ...'in hissesi oranında (1/11) iptali ile, davacıların veraset ilamındaki miras payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu edilen satış işleminin 03/06/2003 tarihinde gerçekleştiğini, ne var ki bu satış işleminden sonra çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak 2005 yılı içerisinde kadastro tespitinin kesinleştiğini, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 2019 yılında açıldığını, kadastrodan önceki haklara ve işlemlere karşı açılacak davaların on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/05/2011 tarihli ve 2011/2-295 sayılı kararında da belirtildiği üzere muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilmesi mümkün ise de bu işlemlerin kadastrodan önce gerçekleşmesi ve kadastro tespitinin kesinleşmesinin üzerinden de on yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi halinde dinlenme olanağının bulunmadığını, Mahkemenin kararına dayanak yaptığı hükümlerin Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun'da yer alan genel hükümler olduğunu, buna karşılık Kadastro Kanunu'nun özel kanun niteliğinde bulunduğunu, özel kanunlarda düzenlenmiş hususlarda genel kanun hükümlerinin uygulanamayacağını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarihli ve 2021/163 E. 2021/183 K. sayılı kararıyla; davacıların murisinin 13/04/2002 tarihinde vefat ettiği, dava konusu satış işleminin 03/06/2003 tarihinde gerçekleştiği, satış işlemi sonucu oluşan tapu kaydının kadastro sırasında 101 ada 4 parsel sayılı taşınmaza revizyon gördüğü, taşınmazın kadastro tespitinin 09/09/2003 tarihinde yapılıp askı ilanından sonra 25/01/2005 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla davaya konu satış ve yolsuz tescil işleminin kadastro tespitinden önce gerçekleştiği, eldeki davanın ise 01/08/2019 tarihinde açıldığı, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, anılan hüküm gereğince kadastro çalışma alanı içerisinde kalan taşınmazlara ilişkin eski tapu kayıtlarının, kadastronun geçmesiyle birlikte işleme tabi kayıt olma niteliklerini kaybedeceklerinden kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamayacağı gibi, mahkemelerce de söz konusu eski tapu kayıtları hakkında tapu iptali ve tescil hükmü kurulamayacağı, davacı tarafın talebi de kadastro öncesi eski tapu kaydının iptali ve tesciline yönelik olduğundan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/4.maddesi gereğince dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve 12/4.maddeleri göz önüne alınarak usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; yapılan tapu devrinin geçersiz olduğunu, hukuk düzeninin kötü niyeti bu şekilde korumayacağını, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve yolsuz tescil istemine ilişkin davalarda zamanaşımı süresinin uygulanamayacağını, satış işleminin murisin ölümünden sonra yapıldığını, satın alan kişilerin bu durumu bilebilecek durumda olduklarını, satışın vekalete dayalı olarak yapıldığını, ölüm nedeni ile vekalet ilişkisinin son bulmuş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, alınması gereken onama harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.082,28 TL harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 19.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.