Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6093 E. 2023/997 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz devirlerinin muris muvazaası olup olmadığı ve davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinin haklı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Evveliyatı tapulu taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya devredildiğine dair bir kayıt bulunmaması ve evveliyatı tapusuz taşınmazlar ile hibe yoluyla devredilen diğer taşınmazlar bakımından 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulanma yeri olmadığı gözetilerek, davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan dedesi ... ...’a ait 159 ada 22, 217 ada 18, 28, 32 ve 49, 220 ada 2, 3, 10 ve 12, 221 ada 3, 222 ada 3, 6 ve 7, 223 ada 19, 21 ve 30, 225 ada 1, 228 ada 8, 235 ada 1 ve 2, 236 ada 12, 232 ada 60 ve 39 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında mirasbırakanın oğlu davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ...’nin bu taşınmazların tamamını oğlu diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakan ... ile davalı ... arasında taşınmazların satışına ilişkin geçerli bir sözleşme bulunmadığı gibi mirasçılar arasında yapılmış bir taksimin de olmadığını, işlemlerin mirastan mal kaçırma amacıyla, muvazaalı yapıldığını, saklı payının da ihlal edildiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, taşınmazların mirasbırakan ...'dan intikal etmediğini, kadastro tespitinden önce yapılan taşınmaz satışlarının resmi şekle tabi olmadığını, zamanaşımı süresinin ve hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu iptali ve tescil davasının esastan, tenkis davasının hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, dava konusu taşınmazların tamamının müşterek mirasbırakandan geldiğinin mahalli bilirkişi ve tüm taraf tanıklarının beyanlarıyla sabit olduğunu, hatta davalıların taşınmazların müşterek mirasbırakandan gelmediği yönünde iddiasının bulunmadığı gibi taksim iddiasının da bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin ret gerekçesi olarak dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından davalılara haricen satılıp teslim edildiği ve davalılar yönünden 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımının dolduğu gösterilmiş ise de bu yönde ne bir mahalli bilirkişi ve ne de tanık beyanı bulunmadığını, dosyada hiçbir şekilde yer almayan ve hiçbir delil ile ispatlanmayan olguları var kabul edilerek davanın reddine gerekçe gösterilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dosyada yer almayan ve kanıtlanmayan bu olguları yerel mahkemenin tamamen kadastro tespit tutanağındaki beyanları esas alarak davanın reddine gerekçe gösterdiğini, açılan davanın, kadastro tespit tutanaklarında yer alan beyanların ve tespitlerin doğru olmadığı ve iptali yönünde olduğunu, gerçeği yansıtmaması nedeniyle iptali talep edilen ve dava ettikleri kadastro tespit tutanaklarındaki beyanlar esas alınarak davanın reddine gerekçe gösterilmesinin olanaklı olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafça sadece tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin kararın istinaf edilmiş olmasına göre, kadastro tespiti öncesinde tapulu olan çekişmeli 159 ada 22, 217 ada 18, 28, 32 ve 49, 220 ada 2, 3, 10 ve 12, 221 ada 3, 222 ada 3, 6 ve 7, 223 ada 19, 21 ve 30, 225 ada 1, 228 ada 8, 235 ada 1 ve 2 ile 236 ada 12 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından tapuda hibe ile devredildiği, 232 ada 60 ve 39 parsel sayılı taşınmazların ise evveliyatının tapusuz olması nedeniyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, ayrıca bu iki parça taşınmaz yönünden 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, belirtilen gerekçe ile ve sonuç itibarıyla İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, dava konusu taşınmazların tamamının müşterek mirasbırakandan geldiğinin mahalli bilirkişi ve tüm taraf tanıklarının beyanlarıyla sabit olduğunu, hatta davalıların taşınmazların müşterek mirasbırakandan gelmediği yönünde iddiasının bulunmadığı gibi taksim iddiasının da bulunmadığını, dosyada hiçbir şekilde yer almayan ve hiçbir delil ile ispatlanmayan olguları var kabul edilerek davanın reddine gerekçe gösterilmesinin hukuken mümkün olmadığını, açılan davanın, kadastro tespit tutanaklarında yer alan beyanların ve tespitlerin doğru olmadığı ve iptali yönünde olduğunu, gerçeği yansıtmaması nedeniyle iptali talep edilen ve dava ettikleri kadastro tespit tutanaklarındaki beyanlar esas alınarak davanın reddine gerekçe gösterilmesinin olanaklı olmadığını, kadastro tespitinin yapıldığı sırada mirasbırakan sağ olduğundan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de, gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle, evveliyatı tapulu olan 217 ada 18, 28 ve 32 parsel sayılı taşınmazları davalı ...'nin 3. kişiden satın alma suretiyle edindiği, mirasbırakan tarafından davalı ...'ye yapılmış bir devir olmadığı; evveliyatı tapusuz olup kadastro sonucu senetsizden davalı adına tespit gören 232 ada 60 ve 39 parsel sayılı taşınmazlar ile mirasbırakan tarafından davalıya hibe yoluyla devredilen diğer çekişme konusu taşınmazlar bakımından 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olduğuna göre, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.