"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf talebinin kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın pasif husumetten reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil-tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kamu düzeni gereğince kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, yıllar boyunca mirasbırakanları ... ...'in, onun 2003 yılında ölümünden sonra ise kendilerinin kullanımında olan dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 101 ada 221 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına yolsuz olarak tescil edildiğini öğrendiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın değerinin paylarına denk gelen kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazın 2000 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonrası adına tescil edildiğini, davadan önce de 3. bir kişiye satıldığını, ortada yolsuz bir tescil bulunmadığını, kadastrodan önce ve sonra kendisi tarafından kullanıldığını, taşınmazın hiçbir zaman davacıların murisine ait olmadığını, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.02.2020 tarihli ve 2019/217 E., 2020/139 K. sayılı kararıyla; taşınmazın 20.07.1999 tarihinde davalı adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tespitinin 30.03.2000 tarihinde kesinleştiği, murisin de 2003 tarihinde vefat ettiği, davanın açıldığı tarih göz önüne alındığında Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın kadastro tespitinden sonra öldüğünü, bu durumda, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin eldeki dava bakımından uygulanamayacağını, davayı açma ... bulunan mirasbırakanın kadastro tespitinden sonra 10 yıl süre geçmeden ölmesi halinde mirasçılar tarafından açılacak davalarda 10 yıllık sürenin aranmayacağının yerleşik Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.03.2021 tarihli ve 2020/1264 E.-2021/1531 K. sayılı kararı ile davalının, dava açılmadan önce çekişmeli taşınmazı 22.02.2018 tarihinde dava dışı ... ... isimli bir kişiye satış suretiyle devrettiği, ıslah veya dahili dava yoluyla hasım değiştirme olanağının da bulunmadığı görülmekle davanın öncelikle pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacılar vekilinin diğer istinaf istemlerinin kamu düzeni gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili dilekçesinde, dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, istinaf itirazlarının Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilmediğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi, o hakka uymakla borçlu olan kişidir (Kuru, Baki: Medeni Usul El Kitabı, Ankara 2020, C.I, s. 332). Mahkemenin de taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def'i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarihli ve 2014/13-684 E., 2016/106 K.; 30.11.2021 tarihli ve 2018/(20)8-343 E., 2021/1515 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
2. 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi ise “(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmünü düzenlemiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.