Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6184 E. 2023/2015 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, sit alanı ilan edilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerindeki 20 yıllık zilyetliği nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, davalı Hazinenin zilyetlik süresinin ve davanın hak düşürücü süreye tabi olup olmadığına ilişkin itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazlar üzerinde 20 yıldan fazla süredir zilyet olduğunun tespit edilmesi, sit alanındaki taşınmazların zilyetlikle kazanımının kanun değişikliği ile mümkün hale gelmesi ve davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 171 ada 22, 174 ada 7 ve 8, 213 ada 42 parsel sayılı taşınmazların sit alanında kaldığı belirtilerek davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tespit tarihi itibariyle davacı lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde belirtilen koşulların gerçekleştiğini, taşınmazlara davacının eklemeli olarak 20 yılı aşkın süredir nizasız, fasılasız zilyet olduğunu, taşınmazların davacıya ecdadından intikal ettiğini, taksim sonucu davacıya kaldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların sit alanında kalması nedeniyle Hazine adına tespit gördüğünü, kanun değişikliği ile sit alanındaki kazanımların mümkün olduğunu ancak davacının zilyetliğine kanun değişikliğinden sonra değer verileceğinden davacının 20 yıl zilyetliğinin bulunmadığını, kanunda belirtilen süreden sonra dava açıldığından zamanaşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, 2863 sayılı Kanun değişikliğinin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde adlarına tescil için başvurmayanların haklarının ortadan kalkacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, çekişmeli 171 ada 22, 174 ada 7 ve 8, 213 ada 42 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazların 1. derece doğal sit alanı olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde, Mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava konusu taşınmazları kazanması için gerekli olan zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini, davacı tarafın 20 yıl zilyet olduğunu ispatlayamadığını, ayrıca davanın niteliği gereği aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, 1 yıllık sürenin geçtiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların edinme sebebinde miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarına göre 20 yıldan fazla süredir davacının zilyet olduğunun bildirildiği, sit alanında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, 2863 sayılı Kanun değişikliğinden sonra 1. ve 2. derece doğal sit alanında bulunan taşınmazların zilyetlikle edinilmesinin mümkün hale geldiği, dosya kapsamına göre tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği, benzer nitelikteki taşınmazların Yargıtay tarafından verilen onama kararları ile zilyetlikle kazanılabilecek taşınmazlar olduğunun kabul edildiği, davalı Hazinenin tapu kayıt maliki olup yasal hasım niteliği ile taraf olmadığı ve Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesinde “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.