Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6196 E. 2023/2053 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi dönemde yapılan harici satış senedine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, elbirliği mülkiyeti altındaki taşınmazın bir mirasçısının payını harici senetle satın almasına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin, terekeye göre 3. kişi konumundaki davacının bu satışla mülkiyet hakkı elde edemeyeceği ve satış ile tescil arasında kanunda aranan sürenin de geçmemiş olması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, davalılardan ... (...) ile köy senedi imzaladığını ileri sürerek davalı ...’ya muris babası ... ... ve onun babasından intikal eden taşınmazların ...’nın hissesi oranında müvekkili adına tescilini, yine köy senedi kapsamında davalı ...’ya intikal eden ve tapuda kullanıcı olarak davalı ...’nın yazıldığı taşınmazlardaki kullanıcı şerhinin iptali ile davacı adına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında; dava konusu taşınmazlardan 213 ada 32 parsel sayılı taşınmazın dava açıldıktan sonra 15/09/2015 tarihinde davacının kardeşi ...'ye satıldığını, taşınmazı devralan ...’ye karşı davaya devam etmek istediklerini bildirmiş, bilahare 25/04/2019 havale tarihinde sunduğu ıslah dilekçesiyle de; sadece 213 ada 32 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın ...’ye yöneltildiğini, taşınmazın 1.086,085 m2’lik kısmını tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ve ..., davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2019 tarihli ve 2015/449 Esas, 2019/561 Karar sayılı kararıyla; davanın, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptal tescil davası olduğu, dava konusu ... ili, ... ilçesi ... Mah. 213 ada 32 parsel sayılı taşınmazın tapuda; ... ..., ... ..., ... (davalı), ... (dahili davalı), ... ..., ... ... adına elbirliği mülkiyeti ile kayıtlı olduğu, ortaklardan ...’ün vefatı ve davalı ...’nın payını kardeşi olan dahili davalı ...’ye devretmesi ile 28/05/2018 tarihinde yeniden elbirliği mülkiyeti tesis edildiği, dava konusu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde ve noterde yapılmamış olması sebebiyle geçerli olmadığı, bir an için davaya konu gayrimenkul satış sözleşmesinin resmi şekilde yapıldığı düşünülse bile, nizalı taşınmazın elbirliği mülkiyeti ile tapuda kayıtlı olduğundan sözleşmenin davalılar bakımından ifa olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusuz ve menkul mal kapsamında olduğunu, satışın kadastrodan önce yapıldığını, davalıların iyi niyetli olmadığını, mirasçılar arasında paylaşılmış ve krokiye bağlanmış yerin satılabileceğini, aleyhlerine olacak şekilde sadece ...'ye vekalet ücreti verilmesinin usule aykırı olduğunu, davalı ...'nın hissesini satmasından dolayı davanın konusuz kaldığını, karar tarihindeki AAÜT uygulanmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25/03/2021 tarihli ve 2020/942 Esas, 2021/280 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilince dava konusu taşınmazların hangi parseller olduğu hususunun açıkça belirtilmediği, ancak yargılama sırasında sunduğu dilekçeler ve duruşma beyanlarının incelenmesinde; 213 ada 10 parseldeki davalıya ait hissenin satış senedi ibrazı ile adına tescil edildiği, 213 ada 11 parselin ... Kadastro Mahkemesinin 2014/68 Esas-2016/80 Karar sayılı dosyası ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği, nizalı 32 parselin tespitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı, davacının bir mirasçının payını 2005 tarihli senetle harici olarak satın aldığı iddiasına dayalı olarak dava açtığı, satış ile tespit tarihi arasında kanunda yazılı süre şartı gerçekleşmediği, iddia edilen satışı keşifte doğrulayan herhangi bir beyanın bulunmadığı, davacının terekeye göre 3. kişi konumunda olduğu, elbirliği halinde bulunan terekede bir mirasçının miras payını üçüncü kişiye satışının geçerli olamayacağı, dolayısıyla bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosyada bulunan pay satışına ilişkin harici satış senedinin hataen satış vaadi sözleşmesi olarak değerlendirilmesinin isabetsiz olduğu, yine karar tarihi olan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde, 2020 yılı oranı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile hükmü kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125/1. maddesinde “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.(1) b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” hükümlerine yer verilmiştir.

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701,. vd. maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701.-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde; “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, Kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.