Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6220 E. 2023/2617 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında taşınmazlar arasındaki sınırın hatalı belirlendiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkemenin hüküm fıkrasında yer alan tescil kararının infaz açısından tereddüt yaratıp yaratmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince verilen ve taşınmazların tamamının tapu kaydının iptaline ve yeni ada parsel numarası ile tescile karar veren hükmün, infazda tereddüt yaratacağı gözetilerek, HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, hüküm fıkrası düzeltilerek karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, ... ili, ... ilçesi, ... köyü sınırları içinde bulunan ve kadastro tespiti ile kendi adlarına kayıtlı olan 128 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı adına kayıtlı 128 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, kadastro çalışması sırasında taşınmazlar arasındaki sınırın zeminde mevcut olan sınırdan farklı şekilde ölçülüp tespit edildiğini ileri sürerek davalı adına olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile kendilerine ait taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, 1986 yılında babası İsmail Kurban'ın öldüğünü, aynı yıl içinde taşınmazları davacılar ile böldüklerini, kendi payına düşen yerin sınırını ağaç kazık ve tahta ile belirlediğini, taşınmazları böldükten sonra kendi aralarında anlaşma senedi imzaladıklarını, bu senede göre kim anlaşmayı bozarsa 15.000,00 TL tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, anılan senedi küçük kardeşleri davalı ...'ya verdiklerini fakat ...'nın senedin kaybolduğunu söylediğini, kendisinin evinin bulunduğu taşınmaz bölümünü ise 1975 yılında muhtar satış senedi ile dava dışı Fatma Karaca ve oğlu İsmail Karaca'dan satın aldığını, kadastro çalışmaları sırasında kendisine ait olan taşınmaz bölümlerinin 128 ada 4 parsel olarak adına tescil edildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2017/298 Esas, 2019/129 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, dava konusu 128 ada 2 parsel ve 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile, 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan A= 11,12 m²'lik kısmın ifrazı ile kalan 1.136,29 m²'lik kısmın iki katlı ahşap ev ve bahçe vasfıyla taşınmazın davalı ... adına 128 adanın son parsel numarasından başlanmak üzere numara verilerek; 128 ada 2 parsel sayılı taşınmaza A=11,12 m²'lik kısım eklenerek 1.216,23 m²'lik kısmın davacılar ... ve ... adlarına ½ hisse ile iki katlı ahşap ev ve arsası vasfıyla 128 adanın son parsel numarasından başlanmak üzere numara verilerek tapuya kayıt ve tesciline, teknik bilirkişi ...'ün 19.04.2019 havale tarihli rapor ve krokisinin kararın eki sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili, davalının babasının 1986 yılında ölümünden sonra tarafların dava konusu taşınmazları paylaştıklarını, aralarında anlaşma senedi imzaladıklarını, müvekkilinin kendi payına düşen sınırına ağaç kazık ile sınır yaptığını, daha sonra köyden ayrılmasını fırsat bilen karşı tarafın sınırı bozduklarını, köy muhtarının araya girmesiyle eski sınırın yeniden yapıldığını, keşifte davalı ile husumeti olan mahalli bilirkişi ve tanıkların dinlendiğini, keşfin dava konusu taşınmazın öncesini ve kullanımını bilen tarafsız mahalli bilirkişiler nezdinde yapılmadığını, dosyaya sunulan senedin uygulanmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ve 2020/595 Esas, 2021/352 Karar sayılı kararıyla; Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; dosya içeriğine, mahkemece yapılan keşif, tanık beyanları, özellikle davacı ve davalının ortak tanığının beyanı, teknik bilirkişi raporları, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, taraflara ait taşınmazların ortak sınırının hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda göre (A) harfi ile gösterilen kısım olduğu, kadastro tespitinde belirlenen ortak sınırın yanlış belirlendiği, (A) harfi ile gösterilen bölümün davacıların parselinin devamı niteliğinde olduğu ve davacıların tespit tarihinden geriye 20 yılı aşkın süredir zilyet olduğu anlaşıldığından, (A) harfi ile gösterilen 11.12 m2 yüzölçümündeki bölümün davacı tarafa ait 128 ada 2 sayılı parsele eklenmesine yönelik mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ne var ki, teknik bilirkişi raporunda 128 ada 4 sayılı parselden ifraz edilen (A) harfi ile gösterilen 11.12 m2 bölüm 128 ada 2 sayılı parsele eklendiğinde, 128 ada 2 sayılı parselin toplam yüzölçümünün 563.08 m2 olduğu ve hükümde teknik bilirkişi raporu esas alındığı halde 128 ada 2 sayılı parselin 1.216,23 m² olarak tescil hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu, ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden yargılama yapmaya gerek olmadan kamu düzenine ilişkin bu hatanın düzeltilmesinin mümkün bulunduğu ve yeniden esas hakkında karar vermenin öncelikli koşulunun İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması olduğu gözetilerek, davalının istinaf başvuru talebinin bu nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden düzeltilmiş şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”,

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

2. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mahkemece, infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratacak şekilde dava konusu taşınmazların tamamının tapu kayıtlarının iptal edilerek yeni ada parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru değildir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının, ikinci bendinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına yerine ikinci bent olarak; "Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain davalı ... adına kayıtlı 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan, Teknik Bilirkişi ...'ün 19.04.2019 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 11,12 m2'lik kısmın ifrazı ile davacılar ... ve ... adına kayıtlı 128 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline," cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.