"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında ... köyü 117 ada 104 ve 225 parseller ile 107 ada 8 parsel sayılı taşınmazın adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, bu taşınmazların komşu parselleri olan 117 ada 54 parsel ve 107 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalılardan ... adına, 117 ada 224 parsel sayılı taşınmazın davalılardan ... ... adına, 117 ada 87 parsel sayılı taşınmazın davalılardan ... adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, bu taşınmazlardan 117 ada 224, 225, 104, 54 ve 87 parsel sayılı taşınmazların babaları ...'in babası muris ... ...'tan, 107 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların ise anneleri ... ...'tan intikal ettiğini, bu taşınmazların her iki murisin de sağlığında çocukları olan davacı ile diğer kardeşleri arasında paylaştırıldığını, kadastro çalışmaları sırasında davalı ...'in taşınmazların taksimini yanlış yaptırdığını bildirerek, dava konusu taşınmazlardan 117 ada 224 parselin 495,50 m2'lik kısmının, 117 ada 54 parselin 331 m2'lik kısmının, 117 ada 7 parselin 604 m2'lik kısmının, 117 ada 87 parselin 948,35 m2'lik kısmına ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş, yargılama aşamasında 15/02/2017 tarihli celsede; açılan davanın ... köyü 117 ada 224 parsel ve 117 ada 87 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tefrikine karar verilerek 2017/103 Esasına kaydedilmiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın zamanaşımına uğradıktan sonra açıldığını, müşterek murislerin sağlıklarında taşınmazları davacı ve davalılar arasında paylaştırdıklarını, kadastronun bu paylaşıma göre yapıldığını, bu paylaşımdan sonra taşınmazları bilfiil kullandığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli ve 2014/423 E, 2018/307 Karar sayılı kararıyla; kadastro tespiti döneminde tarafların murislerinden kalan taşınmazları bir bütün halindeyken kendi aralarında yapmış oldukları anlaşma gereği erkek kardeşler arasında paylaştıkları ve kadastro tespiti döneminde de bu doğrultuda tespit yapıldığı, yapılan bu paylaşıma göre yıllardır davacı ve davalı tarafından taşınmazların kendi sınırları dahilinde kullanıldığı ve davacının davalının bu kullanımına dava açtığı tarihe kadar ses çıkarmadığı ve esasen bu şekilde zımnen yapılan paylaşımı kabul ettiği, Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere mirasçılar arasındaki paylaşımın miras payı oranına denk düşer şekilde yapılmasının zorunlu olmadığı miras payından farklı olarak anlaşılması halinde bu paylaşımın geçerli olacağı hususu da dikkate alındığında davacının miras payının tamamını alamadığı iddiasıyla açmış olduğu davanın reddi gerektiği, kaldı ki yapılan keşif ve dinlenen mahalli bilirkişi ile tanık beyanları veya başka bir belge ile davacının taşınmazların taksime aykırı olarak hatalı tespit gördüğü iddiasını kanıtlayamadığı, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların yaklaşık 25-30 yıl önce davacı ve davalı ile dava dışı erkek kardeşleri arasında paylaşımının yapıldığı ve bu paylaşım doğrultusunda taşınmazlara yıllardır zilyet olunduğunu beyan ettikleri, TMK madde 6 uyarınca tarafların dayandıkları olguları ispatla mükellef oldukları ancak davacının taşınmazların taksime aykırı olarak hatalı tespit ve tescil edildiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının, taşınmazların tarafların anne ve babalarından intikal ettiğini, taraflar ve diğer kardeşlerinin katılımı ile taksim edildiklerini, dava konusu taşınmazları davalının bir bütün olarak kullandığını, davacının kadastro sırasında köyde bulunmadığını, taksimin ne şekilde yapıldığını bilmediklerini ancak yerlerin eşit olarak paylaşıldığını düşündüklerini beyan ettikleri Mahkemece yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, eşit olmayacak şekilde pay edildiğinin ispatının davalı tarafa ait olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.01.2021 tarih ve 2019/1692 E-2021/70 K sayılı kararı ile davacı tarafından muristen intikal eden taşınmazlar eşit olarak paylaşılmasına rağmen, paylaşım sonucu kendisine düşen kısmın kadastro çalışmalarında eksik tespit edildiği, eksik tespit edilen yerin davalı adına tespit edilen taşınmazlar içerisinde kaldığı iddia edilmiş ise de; kadastro çalışmalarından önce taraflar arasında yapılan taksim sonucu sınırların belirlendiği, davacının iddiasını ispat edemediği, dinlenen tanıkların taksimin ne şekilde yapıldığı konusunda bilgi sahibi olmadıkları, taksimin eşit şekilde olmasının taksim sözleşmesinin geçerlilik koşulu olmadığı, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”
3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.