Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6284 E. 2023/1015 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasının kesinleşmesinin, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında kesin hüküm oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro mahkemesi kararının taraflar, konu ve talep bakımından aynı uyuşmazlığa ilişkin olup kesinleştiği, bu nedenle tapu iptali ve tescil davasında kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zara Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, Sivas ili, Zara ilçesi, ... Mahallesi 162 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların yönünden uzun zamandır uyuşmazlık olduğunu, Kadastro Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda 4.656 m2'lik kısım ile 599,02 m2'lik kısmın 13.04.1957 tarih ve 7 sıra nolu tapu kaydının doğruladığını bildirdiğini, buna rağmen sadece 162 ada 3 parselin adına tesciline karar verildiğini, 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince onama kararı verildiğini, eldeki davayı 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden eksik kalan kısım için açtığını, 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde garaj ve müştemilatın kaldığını ileri sürerek 2 parsel sayılı taşınmazdaki kendisine ait olan kısmın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davacının tüm iddia ve itirazlarının Kadastro Mahkemesince incelendiğini, kesin hüküm bulunduğunu, davacının sunduğu belgelerin dava konusu taşınmaz ile ilgili olmadığını, davacının haksız olduğunu bile bile eldeki davayı açtığını, bu nedenle HMK’nın 329 uncu maddesinin uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., Kadastro Mahkemesince yapılan detaylı araştırma sonucunda taşınmazın kendi adlarına tescil edildiğini, davacının kendi taşınmazlarını kullanmalarını engellediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz yönünden Zara Kadastro Mahkemesinin 2013/14 Esas ve 2015/10 Karar sayılı dosyası üzerinden karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu kararın aynı iddia ve istemle açılan eldeki işbu dosya için kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kadastro mahkemesi kararının asliye hukuk mahkemesinde kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, inceleme usulleri ve esaslarının farklı olduğunu, davanın konusunun farklı olduğunu, ifraz talepleri bulunduğunu, talepleri ve dayandıkları vakıaların kesinlikle aynı olmadığını, asliye hukuk mahkemesinde yönelttiği davada sadece yapının bulunduğu kısmın ifraz edilerek kendisine verilmesini istediğini, dayanağının ise kadastrodan önce satın alması olduğunu, kadastro mahkemesinde ise genel olarak parselin tamamına ilişkin davanın görüldüğünü ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ve davalının taraf olduğu kadastro tespitine itiraz davası sonucu Kadastro Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2013/14 E. 2015/10 K. sayılı ilamıyla çekişmeli 162 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ... murisi ... Bozkurt mirasçıları adına karar verildiği, hükmün kanun yolu denetiminden geçerek kesinleştiği, davanın tarafları ve ardılları açısından kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, 10 yıllık hak düşürücü sürenin Kadastro Mahkemesi kararının kesinleşmesi ile başlayacağını, Kadastro Mahkemesi kararının eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, farklı olarak yapıya ilişkin ifraz taleplerinin olduğunu, kadastrodan önce satın aldığı binanın ifraz edilmesini istediğini, davaların konusunun ve talep edenlerinin farklı olduğunu, o davanın parselin tamamına ilişkin olduğunu, sonradan ortaya çok önemli bir delil çıktığını, 502 ada 2 parsele yapılan revizyon belirlemesinin düzeltilerek 162 ada 2 ve 3 parsellere uygunladığının bildirildiğini, hak arama hürriyetinin engellenmemesi için bu delilin değerlendirilmesi gerektiğini, satın aldığı ve yıllardır kullandığı garajın kendisine verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenilmiştir.

HMK'nın 303 üncü maddesinde kesin hüküm "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. üteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir." şeklinde düzenlenilmiş, aynı Kanun'un 114 üncü maddesinin "j" bendinde ise "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" hususunu dava şartlarından kabul edilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.