Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6285 E. 2022/8234 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : SİVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...'in 06/06/1969 tarihinde öldüğünü, mirasbırakandan kalan 130 ada 51 parsel sayılı taşınmazın hile ile davalılar ... ve ... adlarına tespit ve tescil edildiğini, davalıların taşınmazı daha sonra davalı ...'a temlik ettiklerini, dava konusu taşınmazda miras payı bulunduğunu, davalı ...'ın aynı köyde yaşadığını ve taşınmazın mirasbırakana ait olduğunu bildiğini ileri sürerek, davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve Haydar, iddianın doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 30/01/2003 tarihinde kesinleştiği, davanın 11.05.2018 tarihinde açıldığı, davacının dava dilekçesinde taşınmazın mirasbırakanı ...'den kaldığını, kendisinin de pay sahibi olduğu halde davalıların hukuka aykırı bir şekilde miras kaçırmak amacıyla taşınmazı diğer davalıya devrettiklerini ileri sürdüğü, davacının mal kaçırma kastından bahsetse de eldeki davada muvazaa koşullarının oluşmadığı, kadastro tespit tutanağında taşınmazın davalılar adına tespit edildiği ve davacının kadastro öncesi nedenlere dayanarak itiraz ettiği, 3402 sayılı Kanun'un 12. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kadastro tespitinin yolsuz olduğu ve muvazaa içerdiği bilgisine muttali olduğu tarihin 14/04/2018 tarihi olduğunu, davacının cezaevinde olduğundan durumu fiilen ve hukuken bilme imkanından mahrum kaldığını, işlemi öğrendiği 14/04/2018 tarihinin hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak kabulü gerektiğini, mirasçılar arasındaki muvazaa iddialarının zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmayıp her zaman ileri sürülebileceğini belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; davanın terekeye iade istekli açıldığı ve davaya katılmayan ortakların/mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi, ondan sonra taşınmazların temlik ve miras bırakanın ölüm tarihi gözetilerek, tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda inceleme yapılması, hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği ancak davada kadastro öncesi nedene dayanıldığından ve dava tarihi itibarıyla Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde belirtilen hak düşürücü süre geçirilmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3.3. Değerlendirme

Somut olayda çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 30/01/2003 tarihi ile davanın açıldığı 11.05.2018 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği açık olup, dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenle; davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 14/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.