"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KARGI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın esastan reddine ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın usulden reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Çorum ili, .... ilçesi, ... köyü 183 ada 94 parsel sayılı taşımazın bir kısmının mirasbırakanı .....’e ait iken ölümü sonrasında mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu kendisine düştüğünü ancak kadastro tespiti sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın keşfen saptanacak olan kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile maliki olduğu bitişikteki 48 parsel ile tevhit edilmek suretiyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazı 1957 yılından beri kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince dava değerinin kesinlik sınırı altında olması nedeniyle, HMK’nın 346/1 maddesi gereğince davacı vekilinin 18/01/2021 tarihli ek karar ile istinaf isteğinin reddine karar verilmiş, ek karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kesin olmadığını, ek kararın hatalı olduğunu, taşınmazın değerinin 4500 TL olarak belirtildiğini ve bu değer üzerinden harcı tamamladıklarını belirterek ve dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, asıl ve ek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; hüküm tarihinden sonra 28 Temmuz 2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun'un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kanun'a eklenen ek 6. maddesi uyarınca eldeki davanın dava değerine bakılmaksızın istinaf incelemesine tabi olacağı, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 30/01/2009 tarihinde kesinleştiği, davanın 11/09/2019 tarihinde açıldığı ve Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ek kararı ile asıl kararı kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki esasa yönelik itirazlarını tekrar ederek ve davanın 11.01.2019 tarihinde açıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 47/F maddesi gereğince düzenlen Kadastro İlanları Hakkında Yönetmeliğin "Kadastro Kanunundaki sürelerin tespiti" başlıklı 9. maddesinde "Kadastro Kanunundaki usul, kazandırıcı zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, 18/Haziran/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 160-162 nci maddeleri gereğince hesaplanır." ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 197/5. maddesi uyarınca “Dava, dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte açılmış sayılır.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
3.3. Değerlendirme
Somut olayda, dava konusu taşınmaza ilişkin tespit tutanağının 30.12.2008- 29.01.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılarak 30.01.2009 tarihinde kesinleştiği, HMK’nın 92. maddesine göre davanın açılabileceği son tarihin 30.01.2019 tarihi olduğu açıktır.
Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince tevzi tarihi olan 11.01.2019 tarihi değil, dava dilekçesine havale tarihi olarak yazılan 11.09.2019 tarihi dikkate alınarak karar verilmiştir. Davacı taraf davasını 11.01.2019 tarihinde süresinde açtığına göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dolmamış olduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1-a maddesi uyarınca, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene istek halinde iadesine, 21/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.