Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6315 E. 2023/3494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı olarak, davacı tarafından kullanılan taşınmazın bir kısmının davalı adına tescil edilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin kadastro tespitine ilişkin hükümleri doğru uygulayıp uygulamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca tapu kaydı uygulamasını usulüne uygun yapmadan ve gerekli incelemeleri eksik yaparak sonuca ulaştığı gözetilerek, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/254 E., 2019/410 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 234 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğunu, bölgede 2007 yılında yapılan kadastro tespit çalışmaları sırasında maliki olduğu taşınmazın bir kısmının davalı adına kayıtlı taşınmaz sınırları içinde gösterildiğini, bu sebeple kadastro tespitinin hatalı olduğunu, zeminde sınırları gösterilecek dava konusu taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 30 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığını ve davacı lehine mülkiyet edinme şartlarının gerçekleştiğini belirterek bu kısma ilişkin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, ihtilafın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25/1.maddesinden kaynaklanan sınır ve ölçü uyuşmazlığından kaynaklandığını, görevli ve yetkili mahkemenin ... Kadastro Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı itirazı olduğunu, davacının 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kullandığı, zilyet ettiği alanın o dönemdeki köy muhtarlığı ve tarafsız bilirkişilerce tutanakla tespit edildiğini, kadastro tutanaklarının hatalı olduğunu gösterir hiçbir bilgi ve belge sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2019 tarihli, 2016/254 Esas, 2019/410 Karar sayılı kararı ile dava konusu 234 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 234 ada 8 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, getirtilen hava fotoğrafları da yorumlanmak suretiyle tanzim edilen 04/03/2019 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokide 8C ile gösterilen 357.69m2'lik alanın tespit öncesinde 20 yıldan uzun süre davacının zilyetliğininde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişileri ... ve ...'nın 04/03/2019 tarihli rapor ve krokisinde 234 ada 8 parsel içerisinde 8C ile gösterilen 357.69 m2'lik alanın davalı Belediye adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazın 6360 sayılı Yasa kapsamı ile davalıya devredildiğini, 2007 yılındaki kadastro çalışmalarında dava konusu parselin kullanım alanının doğal sınırlarına göre sınırlandırma yapıldığını,buna göre kadastro tutanaklarının tutulduğunu,tutanaklara itiraz edilmeyerek kesinleştiğini,keşif sırasında mahalli bilirkişilerin tamamının dinlenmediğini,hava fotoğraflarının net olmadığını,çözünürlüğünün düşük olup,ayrıntılı inceleme imkanının olmadığını, tanık beyanlarından başka bir delil bulunmadığını,taşınmaz üzerinde davacının dava konusu alana yıllardır fiilen zilyet olduğuna dair herhangi bir kalıcı ... veya ağaç da bulunmadığını, Mahkemece sadece tanık beyanları esas alınarak hüküm kurulduğunu,davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olmaması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/294 E. 2020/1022 K. sayılı kararıyla; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde 2007 yılında arazi kadastro çalışmaları yapıldığı, bu çalışmalar sonunda; 234 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 333,94m² yüz ölçümünde 3 katlı kargir ev ve arsa niteliği ile davacı ... adına tespit ve tescil edildiği, 234 ada 8 parselin ise 2.814,36 m² yüz ölçümü ile arsa niteliğinde davalı adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın geldisi olan 234 ada 1 parselin, 09/04/2008 tarihli karar ile Maliye Hazinesi ve ... adına hükmen tescil edildiği, daha sonra yapılan ifraz işlemi ile 234 ada 8 ve 9 parsellere ayrıldığı, davacı tarafça 234 ada 8 parselin tapu kaydının kısmen iptali talebi ile eldeki davanın açıldığı, teknik bilirkişilerce düzenlenen 04/03/2019 tarihli raporda; taraflar ,keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklarca zeminde gösterilen sınırlara göre, yaptıkları ölçümde dava konusu edilen ve krokide 8C numarasıyla gösterilen 357,69 m² lik taşınmazın 234 ada 8 parsel sınırları içinde kaldığının belirlendiği,tüm dosya kapsamı dikkate alındığında dosyada mevcut teknik bilirkişilerce düzenlenen rapor ve krokide 8C harfi ile gösterilen 357,69 m² lik kısmın, tespit tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süredir, davacı adına kayıtlı 234 ada 2 parsel ile birlikte bir bütün halde ev ve bahçesi olarak kullanıldığı ve davacı lehine 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17.maddelerinde belirtilen mülkiyet edinme şartlarının gerçekleştiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tapu kaydı nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilen çekişmeli taşınmaz hakkında davacı tarafından, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kendisine ait tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümlerini düzenlemiştir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 234 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 333,94 m2 yüzölçümünde 3 katlı kargir ev ve arsa niteliği ile , ...’in ceddinden intikalen ve verese arasında taksimen 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğu belirtilerek , 15.06.2007 tarihinde senetsizden davacı ... adına tespit ve tescil edildiği,kadastro tespitine itiraz edilmeyerek, 15.06.2007 tarihinde kesinleştiği ve davacı adına tapu kaydının oluştuğu, 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise 2.814,36 m2 arsa niteliği ile davalı adına kayıtlı olduğu, 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 234 ada 1 parsel sayılı 4.814,36 m2 miktarlı arsa vasıflı taşınmazın , 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 8.05.1998 tarih 1 sıra 51 sayfa nolu tapu kaydına istinaden 2268/2400 payının ... köyü tüzel kişiliği adına, 132/2400 payın Maliye Hazinesi adına tespit gördüğü,kadastro tespitine yapılan itiraz üzerine Kadastro Mahkemesince davanın reddine karar verilerek tespit gibi tescile hükmedildiği, 17.07.2014 tarihinde köy tüzel kişiliği adına kayıtlı olan payın tashihen ... adına tescil edildiği,Belediyenin 11.06.2016 tarihli Encümen kararı ile taşınmazın ifraz edildiği ve 234 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 8 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 9 parsel sayılı taşınmazın ise Maliye Hazinesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, dava konusu 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde 08.05.1998 tarihli ve 1 sıra nolu tapu kaydına istinaden tespitinin yapıldığı görülmüştür.Bu durumda Mahkemece 3402 sayılı kanunun 20/A maddesi uyarınca usulünce tapu kaydı uygulaması yapılmaksızın sonuca gidilmiş olması isabetsizdir.

3. Hâl böyle olunca, davalı adına kayıtlı 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ve komşu parsellere ait kadastro tutanak ve varsa dayanakları getirtilmeli daha sonra mahallinde davada yararı bulunmayan üç kişilik yaşlı ve ehil yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ile uzman fen bilirkişi katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ile varsa taraflarca belirlenip gösterilen tanıklardan tespit dayanağı tapu kayıtlarının mevki ve sınırları hakkında bilgileri sorulmalı, komşu parsel kadastro tutanakları ile varsa tespitlerine esas alınan kayıtların getirtilip uygulanarak dava konusu taşınmazlar yönünü ne şekilde sınır okudukları üzerinde durulmalı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye, dayanak kayıtların tarif ettiği sınır yerlerini göstermeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor ve harita alınmalı, böylece davacının talep ettiği dava konusu alanın davalıya ait 234 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan , İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.