"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 141 ada 40 parsel sayılı taşınmazın toprak tevzi komisyonunun bu köyde yaptığı çalışmada 1088 parsel no ile sınırlandırılarak Hazine adına kayıtlandığını ancak dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında tablendikatif listesi ve eski tapu kaydı dikkate alınmaksızın şartları oluşmadığı halde davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın kadastro çalışmaları öncesinde mülkiyetinde olduğunu, evveliyatında toprak tevzi komisyonu tarafından atalarına verilen, kadastro çalışmaları sırasında da bu kişiler adına tespit ve tescil gören yerlerden olduğunu, 100 yıldan fazla süreyle kendisi ve ataları tarafından kullanıldığını, ayrıca 1967 tarihli, 58 cilt, 30 sahife numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazın yıllar önce kendisine ait olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu kaydının ... Sulh Hukuk Hakimliği'nin 29/12/1966 tarihli ve 1966/47 Esas, 1966/135 Karar sayılı kesinleşmiş ilamına istinaden oluştuğu ve dava konusu taşınmaza uyduğu gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayandığını, soyut, dayanaksız ve gerekçesiz yerel bilirkişi beyanlarına itibar edildiğini, toprak tevzi komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu taşınmazın Hazine adına kaydedildiğini, kadastro sırasında tablendikatif listesi ve eski tapu kayıtlarının dikkate alınmadığını, dinlenen yerel bilirkişilerin yaşları nazara alındığında Hazine adına oluşan tapu kaydı tarihinden geriye doğru iktisap sağlayan süreye ilişkin zilyetliği bilmelerinin mümkün olmadığını, vefat eden şahıslardan mirasçılarına kaldığı beyan edilmesine rağmen taksimin araştırılmadığını, davalı adına aynı çalışma bölgesinde kayıtsız ve belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin yöntemince araştırılmadığını, Hazine'nin haksız ve kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kesin hüküm bulunmadığını ileri sürülerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece her ne kadar kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de; dayanak alınan 03.04.1967 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydının oluşumuna esas ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1966/47 Esas, 1966/135 Karar sayılı ilamında, eski TMK’nın 639 uncu maddesine istinaden zilyetliğe dayalı olarak dava açıldığı, toprak tevzi çalışması sonrası oluşan tapu kayıtlarının değerlendirilmediği, eldeki davada ise Hazine tarafından toprak tevzi çalışması sonucu oluşan tapu kayıtlarına dayanıldığı, her iki davanın konularının farklı olması sebebiyle kesin hüküm bulunmadığı ancak çekişmeli taşınmazın 1964 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarında Hazine adına tapuya bağlandığı 3402 sayılı Kanun'un 46/2 maddesi uyarınca toprak tevzi suretiyle dağıtılan taşınmazların Hazineye ait tapu kaydının oluşum tarihine kadar aralıksız ve nizasız malik sıfatıyla 20 yıldan fazla süreyle zilyetlik koşullarının davalı ve bayileri lehine oluştuğu, Hazine'ye ait tevzi tapusuna itibar edilemeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, verilen kararın usul ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan gerçeği yansıtmayan bilirkişi raporlarına ve tanık ifadelerine itibar edilerek hüküm kurulduğunu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, toprak tevzi çalışmaları sırasında oluşturulan kayıtlar esas alınarak davacı Hazine adına tesis edilmiş tapu kaydına tutunmak suretiyle açılan kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucunda, ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 141 ada 40 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıtlı 03.04.1967 tarihli, 1 sıra numaralı tapu ile ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu ancak bu kaydın Toprak Tevzi Komisyonundan sonra yapıldığı, 1964 yılında Toprak Tevzi Komisyonu tarafından taşınmazın 22.01.1964 tarih ve 600 sayfa numarası ile Maliye Hazinesi adına kaydedildiği, Hazine adına kayıtlı olan tapu kaydının tapuda revizyon görmediği, mükerrer tapu kaydı oluştuğu, Torak Tevzi Komisyonu'nun 1088 parsel altında taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu ancak tablendikatifte ... oğlu ... adına yazılı bulunduğu, Hazine tarafından zilyet adına devrinin yapılmadığı, taşınmazın Hazine adına kaydedildiği 1964 yılına kadar Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği açıklanarak taşınmaz ... oğlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine toprak tevzi çalışmaları sırasında oluşturulan tapu kaydına tutunmak suretiyle tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuş ise de, toplanan delillerden Hazine adına tesis edilen tapu kaydının oluştuğu tarihten önce davalı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri uyarınca zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı Hazineden 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin "j" bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.