Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6368 E. 2022/8136 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında on yıldan fazla süre geçmiş olması nedeniyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : MARDİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafın başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili, Mardin ili, .... ilçesi, .... Mahallesi .... parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğunu, tarlaların paylaşımının tüm köylülerin ve aile fertlerinin önünde yapılıp yıllardır paylaşıma uygun olarak işletilip kullanıldığını, paylaşım neticesinde ..... no.lu parsellerin davacı ve kardeşlerine verildiğini, kardeşlerinin de haklarından feragat edip davacıya devrini yaptığını, taşınmazın devamındaki 394 ve 1264 no.lu parsellerin davacı tarafından kullanıldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın sehven davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, davacının iddiasının aksine dava konusu edilen parselin davalıya ait olup yapılan tespit ve tescilin usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2020 tarihli ve 2020/225 Esas, 2020/905 Karar sayılı kararıyla; davacının dava konusu ettiği taşınmaz ile ilgili iddiasının kadastro öncesine dayandığı, kadastro tutanağının 18.07.1983 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dedeleri Bekirden olma 3 kardeş.... ve davacı ile kardeşlerinin babası....'nın kaldığını, söz konusu tapulama işleminden önce tapu/zilyetliğin davacının dedesi olan ....'in olduğunu, gerek davalı yan gerekse de davacı ve diğer amcası ..... çocukları adına geçmiş olan taşınmazların miras yoluyla ancak beyan usulü ve belgeye dayalı olmaksızın tapulandığını, davacının tüm kardeşlerden hisselerini satın aldığını, ancak davacının babasının payı olan 358 nolu parselin davalı amcası tarafından muvazaalı bir şekilde kendi adına tescil edildiğini, taşınmazın zilyetliğinin halen davacıda olup onun tarafından kullanıldığını, mirasın intikali sebebi ile gerçekleşmiş olan muvazaalı işlemlerden dolayı istenen tapu iptal ve tescil davalarında hak düşürücü sürenin dikkate alınmayacağını ileri sürerek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 02.04.2021 tarihli ve 2021/397 Esas, 2021/391 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 18.07.1983 tarihi ile dava tarihi olan 20.03.2020 tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçtiği, bu durumda tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacının kadastro öncesi sebebe dayalı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerin tekrarı ile ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucunda Mardin ili, .... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 358 parsel sayılı 15.125,48 metrekare yüzölçümlü taşınmaz susuz tarla vasfıyla ceddinden intikalen ve taksimen malı olup 20 yılı aşkın zamandır zilyetliğinde olduğu belirtilerek ... adına tespit ve tespite Hazine tarafından itiraz edilmesi üzerine Mardin Bölge Tapulama Müdürlüğünün 23.05.1983 tarihli itirazın reddine dair kararına karşı dava açılmadığından 27.07.1983 tarihinde tescil edilmiştir. Dava 20.03.2020 tarihinde açılmıştır.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.

Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile Mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) numaralı paragrafında yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinin yerinde olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.