"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, dava dışı 3. kişilerden sınırları sabit olarak satın aldığı taşınmazların bir kısmının kadastro tespiti esnasında ... ilçesi, ... Mahallesi, 144 ada 63 parsel, 146 ada 151 parsel, 152 ada 350 parsel sayılı taşınmazlara dahil edilmek suretiyle Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek Hazine adına kayıtlı kısımların tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II.CEVAP Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazların tamamının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tescili talep edilen taşınmazlarda kültür tarımı yapıldığı, taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu, keşifte dinlenen tutanak bilirkişileri ve davacı tanıklarının beyanlarının dava dilekçesindeki iddiaları doğrular nitelikte olduğu, hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılarak davaya konu yerlerin ne olarak gözüktüğüne yönelik talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda da davaya konu edilen yerlerden 144 ada 63 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılmadığı, diğer taşınmazların tarımsal faaliyet yapılan yerler olduğu bildirilmiş ise de tanık beyanlarına üstünlük tanındığı, böylece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 713. maddesi uyarınca davacı lehine zilyetlik yoluyla mülk edinme şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 144 ada, 63 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 146 ada 151 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi...tarafından düzenlenen 02/08/2019 tarihli rapor ve krokide A harfi ile gösterilen 1.658,91 m2 yüz ölçümlü bölümünün, 152 ada, 350 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi...tarafından düzenlenen 25/05/2018 tarihli rapor ve krokide A harfi ile gösterilen 1.872,40 m2 yüz ölçümlü bölüm ile aynı rapor ve krokide B harfi ile gösterilen 8.134,80 m2 yüz ölçümlü bölümlerinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu, bu nedenle zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı, davacının zilyetliğinin de yasanın aradığı şekilde nizasız ve fasılasız, iktisaba yeterli zilyetlik olmadığını, 144 ada 63 parsel sayılı taşınmazın 1980, 1986 ve 1982 yılında çekilmiş hava fotoğraflarında boş, doğal görünümde olduğu, tarımsal faaliyetin yapılmamış olduğu tespit edilmesine rağmen, tanık beyanlarına üstünlük tanınarak bu parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
144 ada 63 parsel sayılı taşınmazın 1980,1986 ve 1992 çekim tarihli hava fotoğraflarının incelenmesi neticesinde, boş, doğal görünümde diğer bir ifade ile tarımsal faaliyet yapılmamış bir yer olduğu, gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından tanık beyanlarına üstünlük tanınarak davanın kabulüne karar verildiği, taşınmazın niteliğinin tayininde en önemli delillerden olan hava fotoğraflarının gerçeğin ifadesi olup, tanık beyanlarına üstünlük tanınarak hava fotoğraflarında var olan bulguların bir tarafa itilmesinin olayı dayanaksız bırakmak olacağı, taşınmazın kadastro tespit tarihinin 1999 yılı olduğu, 1980, 1986, 1992 yılı hava fotoğraflarında taşınmazda tarımsal faaliyetin olmadığı, buna göre davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesi tarafından bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği,
152 ada 350 parsel sayılı taşınmazda (A) ve (B) harfi ile gösterilen bölümlerin davacı tarafından satın alındığı, taşınmazın tarla olarak kullanılmak suretiyle davacı tarafından malik sıfatı ile 20 yılı aşkın zilyet bulunduğu, taşınmazın komşu şahıs parselleri ile bir bütünlük arz ettiği ve aynı özellikte bulunduğu, böylece davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesinde öngörülen ziyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı,
146 ada 151 sayılı parselin 146 ada 83 parsel sayılı taşınmazın maliki de olan dava dışı... tarafından kadastro tespit tarihi olan 1999 yılından sonra davacıya devredildiği, devrin yapıldığı tarihte taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı bir yer olmakla Hazine adına tapuda kayıtlı olan böyle bir yerin Hazine dışındaki kişiler tarafından satışı ve zilyetliğinin devrinin hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı, ne var ki, taşınmazı satan kişinin kadastrodan önceki nedenlere dayanan bir hak, daha doğrusu mülkiyeti kazanma iddiası varsa, kendisinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açma hakkının bulunduğu, böyle bir hakkı bulunan kişinin taşınmazı üçüncü kişiye satışındaki amacın, Hazine adına tapuya bağlanmadan önceki evrede gerçekleştiği iddia edilen kazanmayı sağlayan zilyetlik ve onun sonucu olan mülkiyet hakkının devredilmesi olduğu, açıklanan bu durum karşısında davacı ...'nın satıcısı...' dan dava hakkını devraldığının kabul edilmesi gerektiği, krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün öncesinde...'a ait olduğu, ...tarafından davacıya satıldığı, taşınmazın tarla olarak kullanılmak suretiyle davacı tarafından malik sıfatı ile 20 yılı aşkın zilyet bulunduğu, taşınmazın komşu şahıs parselleri ile bir bütünlük arz ettiği ve aynı özellikte bulunduğu, böylece davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen ziyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne kararın yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılarak ... ili ... ilçesi ... köyünde bulunan 144 ada, 63 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın reddine, 146 ada, 151 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi...tarafından düzenlenen 08/02/2019 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen 1.658,91 m2 yüz ölçümlü bölümünün, 152 ada, 350 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi...tarafından düzenlenen 25/05/2018 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen 1.872,40 m2 yüz ölçümlü bölümü ile aynı rapor ve krokide B harfi ile gösterilen 8.134,80 m2 yüz ölçümlü bölümlerinin davalı adına olan tapu kaydının ifrazen iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 144 ada 63 parsel sayılı taşınmaza ait hava fotoğraflarında çevre taşınmazlarla aynı renkte olduğunun, dolayısı ile kullanıldığının, zirai raporda da 20-30 yıldır tarımsal faaliyet olduğunun sabit olduğunu ileri sürerek bu taşınmaz yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; 146 ada 151 ve 152 ada 350 parsel sayılı taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, beyanların soyut olduğunu, davacının taşınmazlar üzerinde 20 yıllık zilyetliğinin olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun;
14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
" Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
(Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun;
713. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucunda ... ili ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 144 ada 63 parsel sayılı 20.062,72 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Abdulkadir oğlu Nafiz Tiren'in nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken 1974 tarihinden beri bu taşınmazı kullanmadığı ve o tarihten beride hiç bir kimsenin zilyet ve tasarrufunda bulunmayıp ham toprak vasfıyla ile terk edilmiş olduğu ve 3402 sayılı Kanunu'nun 14. maddesindeki zilyetlik şartları gerçekleşmediği ham toprak olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin 28.03.2008 tarihinde kesinleşerek Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
152 ada 350 parsel sayılı 289.171,95 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit görmüş, ... tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 2006/212 E., 2007/124 K. sayılı kararıyla kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine 14.08.2007 tarihinde kesinleşen kararıyla tespit gibi ... adına tesciline karar verilmiştir.
146 ada 151 parsel sayılı taşınmaz 146 ada 144 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün iken; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde 1999 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ... ....oğlu ve ... ve ... evlatları ... ve ... ... ... ve ... evlatları ... ve ...ve ... ... tarlalarını nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet ve tasarruflarında iken 1974 ve 1980 tarihlerinde bıraktıkları ve o tarihten beri de kullanmadıkları ve hiç bir kimsenin zilyet ve tasarrufunda bulunmayıp ham toprak vasfıyla terk edilmiş olduğu ve 3402 sayılı Kanunu'nun 14. maddesindeki zilyetlik şartları gerçekleşmediğinden ham toprak vasfıyla ... adına tespit edilmiştir. Kadastro tutanakları 29.07.2003-28.08.2003 tarihleri arasında askı ilanına alınarak, .... tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 2003/159 E., 2004/46 K. sayılı dosyasıyla kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine Mahkemenin 10.02.2005 tarhinde kesinleşen ilamı ile ifraz görerek 146 ada 151 parsel olarak 12.372,46 yüz ölçümü ile Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.