Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6416 E. 2023/2049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, ortak murisden gelen taşınmazın zilyetliği, hibe iddiası ve taraf teşkili hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vefat etmiş olmasına rağmen mirasçılarının davaya dahil edilmemesi nedeniyle taraf teşekkülünün eksik olması, davalının hibe iddiasına ilişkin tanıklarının dinlenmemesi ve davacının miras paydaşlarına karşı ayrıca dava açmamış olmasına rağmen davalının tüm payı için hüküm kurulması hususları gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.11.2015 tarihli ve 2014/19013 Esas, 2015/13081 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının ölen annesi ... ile ölen babası ...’ün ... ili, ... beldesi, ... mahallesinde kain 128 ada 19 parsel ve 130 ada 19 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, davacının annesi ...’ın 2009, dedesi ...’ün ise 1949 yılında öldüğünü, ...’ın geriye kalan mirasçılarının isimlerinin ... davacının dedesinden kalmış olmasına rağmen 2008 yılındaki kadastro çalışmaları esnasında dayısının oğlu ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının davacının hissesine düşen kısmının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... duruşmada; açılan davayı kabul etmediğini, 130 ada 19 parselin dedesi ... kalma olup dedesi öldükten sonra babasına ve davacının annesi olan halası ... kaldığını,halasının taşınmazdaki hissesini yine yaklaşık 40 sene önce kendilerine hibe ettiğini, babasından kalan hissenin de abisiyle kendisine kaldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

... Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.06.2014 tarihli ve 2010/227 Esas, 2014/743 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Onama-Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.11.2015 tarihli ve 2014/19013 Esas, 2015/13081 Karar sayılı kararıyla; ortak muristen gelmeyen ve uzun süredir davalının zilyetliğinde bulunan taşınmaz hakkında verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu 128 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz hakkındaki hükmün onanmasına, dava konusu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava konusu taşınmazın eşit paylarla davalı ... ve dava dışı ölü ... adına tespit ve tescil edilmiş olup davacı tarafça taşınmazın tamamında hak talep edildiği halde husumetin sadece davalı ...'e yöneldiği, dosya kapsamında bulunan veraset ilamına göre tapu maliklerinden ...'ün yasal mirasçıları bulunmakta olup Mahkemece taraf koşulu yöntemince sağlanmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi işin esası bakımından da taraflarca çok sayıda tanık bildirildiği ve bunların dinlenmesinden vazgeçildiğine dair bir beyan ve dilekçe bulunmadığı halde sadece birer yerel ve tespit bilirkişisi ile yine bir davacı tanığının soyut nitelikteki beyanlarına itibar edilmek suretiyle karar verilmesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle dava konusu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

... Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.01.2021 tarihli ve 2016/65 Esas , 2021/131 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmazın tapu hissedar maliklerine ortak muris ... ...’ten intikal ettiği ve 40 yılı aşkın bir zamandır ... çocukları... ile ...'ün zilyet ve tasarrufunda bulunduğunun tespit ve mahalli bilirkişileri ile tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, taşınmazın, kadastro tespit tutanağının edinme sebebi hanesinde yazılı bulunduğu gibi 20 yılı aşkın bir zamandır davalı ... ile ...'ün zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, kadastro tespitleri esnasında ölü olması ve mirasçılarının bilinmemesi nedeniyle ½ hissenin ... oğlu ... adına tespit edildiği hususunun göz önünde bulundurulduğu belirtilerek, davacının davaya konu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmaza yönelik iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacının annesi ...'a babasından kaldığını, davacının da ...'ın yasal mirasçısı olduğunu, söz konusu taşınmazda davacının annesi ... ve babasının yıllarca zilyet olduğu ve tasarrufta bulunduğunu gösterir tanık beyanları dikkate alınmadan karar verildiğini, tanık ...'ın söz konusu taşınmazda davacının babasının çalıştığını beyan ettiğini, tanık beyanları dikkate alınmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Taraf koşulu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.

2. TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.

... Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.''

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

Bilindiği üzere taraf teşkili dava şartlarındandır. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda; davalı ... karar tarihinden evvel öldüğü halde mirasçılarının davada taraf olarak yer almadıkları anlaşılmaktadır. Bu haliyle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez.

İşin esasına gelince; dava konusu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmazın Mahkemenin ve tarafların da kabulünde olduğu üzere tarafların müşterek murisi ...'ten geldiği anlaşılmaktadır. Davalı ... savunmasında dava konusu taşınmazın dedesi ... babası ve davacının annesi olan halası ... kaldığını, halasının taşınmazdaki hissesini kendisine hibe ettiğini iddia etmiş olmakla ispat yükü davalı ...'e aittir. Ne var ki, yargılama sırasında davalı ...'ün tanıkları dinlenilmeden karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca ; Mahkemece öncelikle, davalı ...'ün mirasçılarını davaya dahil etmeleri için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkili sağlanmalı, ardından işin esasına geçilerek bildirilen tüm tanıklar dinlenildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davacının iddiasını ispatlayamadığından bahisle hüküm tesisi isabetsizdir.

Öte yandan ;davacı tarafından dava konusu taşınmazın 1/2 oranında paydaşı olan ölü ... mirasçılarına karşı usulüne uygun açılmış bir dava bulunmayıp mirasçıların dava konusu taşınmazın 1/2 oranında paydaş olmalarına binaen davalı sıfatı aldıkları ,davacının talebinin dava konusu 130 ada 19 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tescil edilen 1/2 payına ilişkin olduğu anlaşılmakta olup Mahkemece yapılacak yargılama sonucunda hasıl olacak sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesi halinde bu hususun da gözetilmesi gerekmektedir.

VI. KARAR :

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HMUK’un 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.