Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6420 E. 2023/2974 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmazdaki miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi talebi ile tapu kaydındaki Hazine fazlalık şerhinin terkini talebinin birleştirildiği davada, iskan kaydının sabit sınırlı olup olmadığı ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazın, 2510 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre temlik edildiği, iskan kaydının sabit sınırlı olması nedeniyle Hazine adına miktar fazlalığının tespit edilemeyeceği ve tapu kaydındaki Hazine fazlalığı şerhinin terkini davasında hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Hazine'nin paya dönüştürme talebinin reddine ilişkin karar onanmış, şerhin terkini talebinin kabulüne ilişkin karar ise bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

DAVA TARİHİ : 28.07.2003

KARAR : Asıl Dava Ret, Birleşen Dava Kabul

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi ve tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkin olarak açılan davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda, Mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, ... ilçesi ... Mahallesinde bulunan 96 ada 59 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde fazlalık şerhi bulunduğunu ileri sürerek, tapu kaydının beyanlar hanesindeki Hazine fazlalığının paya dönüştürülmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, ... ilçesi ... Mahallesinde bulunan 96 ada 59 parsel sayılı taşınmazın 15.12.1945 tarihinde murisleri adına tescil edildiğini, taşınmazın yüz ölçümünün 7120 m2 olmasına rağmen eski tapusunda 5 dönüm olması nedeniyle fazlalık şerhi konulduğunu, 1945 yılından beri dava konusu taşınmazın davacılar ve murislerinin zilyetliğinde olduğunu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, fazlalık şerhinin terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada bir kısım davalılar yargılama sırasında, dava konusu taşınmaza zilyet olduklarını ve davanın süresinde açılmadığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuşlardır.

2. Birleştirilen davada davalı Hazine vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22/11/2012 tarihli ve 2012/13163 Esas, 2012/13606 Karar sayılı kararı emsal olarak değerlendirilerek asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki fazlalık şerhinin terkinine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, daha önce Hazine tarafından aynı konuda aynı bölgedeki komşu parseller hakkında açtıkları davanın kabul edildiğini ve bu kabul kararlarının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağında ve tutanağın kesinleşmesi üzerine tapu kaydının beyanlar hanesinde Hazineye ait olduğu belirtilen miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi, birleştirilen dava ise tapu kaydının beyanlar hanesinde Hazineye ait olduğu belirtilen fazlalık şerhinin terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2510 sayılı İskan Kanunu'nun 23. maddesinde, “Bu kanun hükümlerine göre muhacirlere, mültecilere, göçebelere, nakil olunanlara ve yerlilere dağıtılan ... ve toprakların temlikine vali ve kaymakamlar salahiyetlidirler. Dağıtım defter veya kararlarının altı vali veya kaymakamlarca tasdik edilmesi, temliktir. Tasdikli defterlerdeki veya kararlardaki miktarlar muteberdir”

2. 5543 sayılı İskan Kanunu'nun 19. maddesinde, “1- Bu kanun hükümlerine göre verilen taşınmaz malların temlikine vali ve kaymakamlar yetkilidir. Dağıtım defter veya kararlarının vali veya kaymakamlarca onanması temliktir. Onaylı defter veya karardaki miktar geçerlidir. 2- Verilen taşınmaz mallar, temlik tarihinde yaşayan aile fertleri adına eşit hisselerle temlik ve tapuya tescil ettirilir” hükümlerini içermektedir.

3. Hemen belirtilmelidir ki, 3402 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 42. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/D maddesi hükmünde aynen; "Hazine özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişletilmeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir. Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartları uygun bulunduğu takdirde 14 ve 17. madde hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın 26.09.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5543 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 2510 sayılı İskan Kanunu hükümleri uyarınca miktar fazlası Hazineye ait olmak koşuluyla temlik edildiği ve 1945 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında da miktar fazlasının Hazineye ait olacağı şerhinin tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle çap kaydının oluştuğu, tapu kaydının beyanlar hanesinde 2065 m2'lik Hazine fazlalığı şerhi bulunduğu, bu şerhin 15.02.1951 tarih ve 163 sayılı yazı ile Mal Müdürlüğüne bildirildiği anlaşılmıştır.

2. Hemen belirtilmelidir ki, davalıların dayandıkları çap kayıtlarının ilk tesislerinin iskanen oluştuğu sabit olup bu durum Mahkemenin ve tarafların kabulündedir. İskan mevzuatı ve 2510 sayılı Kanun'un 23. maddesinde iskanen oluşturulan ve temlik edilen tapuların miktarı ile geçerli olacağı ve taşınmazlarda çıkan miktar fazlalıklarının ise Hazineye ait olacağı öngörülmüştür. 2510 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldıran 5543 sayılı Kanun'un 19. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir. Öyleyse, öncesi iskan kaydına dayalı taşınmazlardaki miktar fazlalıklarının yasa gereği Hazinenin olacağı tartışmasızdır.

3. Anılan yasal düzenlemeye göre, miktar fazlalığı üzerinde Hazinenin hak sahibi olabilmesi bakımından öncelikle çekişmeli taşınmaza kadastro tespitinde uygulanan iskan kaydının gayri sabit sınırlı olması asıldır. Yine miktar fazlasının Hazineye ait olacağı yönündeki şerhin varlığını devam ettirmesi, bir başka ifadeyle kayıt maliklerince şerhin terkini konusunda bir dava açılarak başarıyla sonuçlanmamış ya da kayıt miktar fazlasının Hazineye ait olacağı yönündeki şerhin kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı Kanun'un 12/3, keza ek 4/3 maddesi hükümlerince öngörülen yasal süre içerisinde şerhin terkini talebinde bulunulmaması ve şerhin varlığını koruması gerekir.

4. Öte yandan mülkiyet sahibi olan kayıt malikinin kadastro tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içerisinde şerhin iptali isteğinde bulunmaması halinde sicilde var olan bu şerhin sağladığı hakkın göz ardı edilemeyeceği, bir başka ifadeyle şerh varlığını koruduğu sürece şerhin sağladığı haktan şerh lehtarının yararlanacağı açıktır.

5. Somut olayda, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 12.12.1950 tarihi ile birleştirilen davanın açıldığı 05.09.2003 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur. Yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.

6. Bununla birlikte dava konusu taşınmazın hudutlarının iskan defterinin 79. sayfasında ... oğlu ... oğlu ...: ... oğlu ..., ...: ... ... olarak okuduğundan dayanak kaydın sabit sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla Hazine lehine Yasa'nın aradığı şartların oluşmadığı anlaşılmıştır.

7. Hal böyle olunca, asıl davada Hazine tarafından açılan davanın reddine karar verilmesinde sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmadığından, asıl davanın onanmasına karar verilmiştir.

8. Diğer yandan, birleştirilen davada davacıların davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin asıl dava yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

2. Asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin birleştirilen dava yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.