Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6425 E. 2022/7990 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların miras ve hibe yoluyla taşınmazları edindikleri, yirmi yıllık zilyetliklerini yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla ispatladıkları, ayrıca davacılar ve murisleri adına dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında belgesiz zilyetliğe dayalı başka taşınmaz bulunmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davanın davacısı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 173 ada 1, 21 ve 254 ada 3 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline miras yoluyla geldiğini, taşınmazların müvekkili tarafından eklemeli şekilde 100 yıldır kullanıldığını, taşınmazlarda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Birleştirilen davanın davacısı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 173 ada 84, 86 ve 203 ada 112 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline miras yoluyla geldiğini, taşınmazların müvekkili tarafından eklemeli şekilde 100 yıldır kullanıldığını, taşınmazlarda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş, ancak davalı vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kulu Asliye Hukuk Mahkemesince dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 20.01.2009 tarihli ve 2007/271 Esas, 2009/10 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, zilyetlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, dosya arasına alınan hüküm dosyaları ve Tapu Müdürlüğünden gelen cevabi yazılardan, davacılar ve bayileri adına, dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında 40/100 dönüm norm sınırının aşıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle;

Asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.03.2012 tarihli ve 2011/2512 Esas, 2012/2185 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli olmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceği, anılan hüküm göz önünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacıların, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak belirlenmesi gerektiği, Mahkemece davacı, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden kazanılan taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu taşınmazların çalışma alanları ayrı ayrı belirlenmek suretiyle norm sınırlarının aşılıp aşılmadığı üzerinde gereği gibi durulmadığı, 3402 sayılı Kanun'un 4. maddesinde, kadastro bölgesindeki her köy ile Belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her birinin kadastro çalışma alanını teşkil edeceğinin açıklandığı, o halde; dava konusu taşınmazlarla, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden tescil edilen taşınmazların çalışma alanlarının ayrı ayrı belirlenmesi ve norm sınırlamasının bu çerçevede göz önünde tutulması gerektiği, diğer yönden; miras bırakan ...’ın 1969 yılında öldüğü, kadastro tespitlerinin 2007 yılında yapıldığı, dava konusu taşınmazlar tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce taksim edilmiş olup, davacıların 20 yıllık bağımsız zilyetliklerinin bulunması halinde, taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün olabileceği, Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar uyarınca davacılar, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden tespit ve tescil edilen taşınmazlar ile çalışma alanlarının ayrı ayrı belirlenmesi, davacıların tespit tarihine kadar 20 yıllık bağımsız zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulması, bundan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Kulu Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 14.12.2015 tarihli ve 2012/621 Esas, 2015/596 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma sonucunda, asıl ve birleştirilen davanın davacıları ile davacıların murisleri adına, dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında, belgesiz zilyetliğe dayalı edinilmiş taşınmaz mal bulunmadığının anlaşıldığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, dava konusu taşınmazların davacılara miras yoluyla geldiği, asıl davanın davacısı Tahsin’in murisinin vefatı sonrası yapılan taksimle taşınmazların Tahsin’e kaldığı, birleştirilen davanın davacısı İbrahim’in murisi tarafından, dava konusu taşınmazların davacı ...’e hibe edildiği, dava konusu taşınmazlarda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Asıl davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 1, 21 ve 254 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile taşınmazların davacı ... adına tesciline,

Birleştirilen davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 84, 86 ve 203 ada 112 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile taşınmazların yargılama sırasında vefat eden ... mirasçıları adına Kulu Noterliği'nin 29.04.2014 tarihli, 2718 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.10.2019 tarihli ve 2016/11118 Esas, 2019/5950 Karar sayılı kararıyla; “6100 sayılı HMK'nın, "hükmün kapsamı" başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendinde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile TC. kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin de kararda yer alması gerektiği düzenlenmiş olup, ilişkili kişinin madde kapsamına alınmadığı, gerekçeli karar başlığında "ilişkili kişi" sıfatıyla davacı ... yazılmış olup, davada taraf olmayan ...'ın da aynı sıfatla gerekçeli karar başlığında yer almasının 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğuna” değinilmek suretiyle, sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Kulu Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 13.10.2020 tarihli, 2019/699 Esas, 2020/507 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davanın davacıları ile davacıların murisleri adına, dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında, belgesiz zilyetliğe dayalı edinilmiş taşınmaz mal bulunmadığının anlaşıldığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, dava konusu taşınmazların davacılara miras yoluyla geldiği, asıl davanın davacısı Tahsin’in murisinin vefatı sonrası yapılan taksimle taşınmazların Tahsin’e kaldığı, birleştirilen davanın davacısı İbrahim’in murisi tarafından, dava konusu taşınmazların davacı ...’e hibe edildiği, dava konusu taşınmazlarda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Asıl davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 1, 21 ve 254 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile taşınmazların davacı ... adına tesciline,

Birleştirilen davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 84, 86 ve 203 ada 112 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile taşınmazların yargılama sırasında vefat eden ... mirasçıları adına, Kulu Noterliğinin 29.04.2014 tarihli, .... yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, dava konusu taşınmazların ne kadar süredir zilyet edildiği, kimden, kime ne şekilde kaldığı hususundaki beyanlarının soyut olduğunu, oysaki bu hususa ilişkin beyanların somut olaylara dayalı olması gerektiğini, öte yandan Mahkemece bozma gereklerinin de tam anlamıyla yerine getirilmediğini ileri sürülerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi; “Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun'un 37. maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.” hükümlerini içermektedir.

9.3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda Konya ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 173 ada 1 parsel sayılı 32.805,43 metrekare ve 173 ada 21 parsel sayılı 15.364,04 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşan tapu kaydı uyarınca, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmazın ...’in işgalinde olduğu şerhi verilerek Hazine adına; aynı çalışma alanında bulunan 254 ada 3 parsel sayılı 21.587,48 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşan tapu kaydı uyarınca, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmazın Turgut Çakmak mirasçılarının işgalinde olduğu şerhi verilerek, Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Kadastro sonucunda Konya ili, ..... ilçesi, .... - ..... köyü çalışma alanında bulunan 173 ada 84 parsel sayılı 19.627,62 metrekare ve 173 ada 86 parsel sayılı 36.234,48 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşan tapu kaydı uyarınca, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmazın ...’in işgalinde olduğu şerhi verilerek Hazine adına; Konya ili, Kulu ilçesi, Kozanlı - Kalealtı köyü çalışma alanında bulunan 203 ada 112 parsel sayılı 10.538,88 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşan tapu kaydı uyarınca, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmazın ...’in işgalinde olduğu şerhi verilerek, Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.