"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Kadastro sonucunda İnebolu/ Ayvat Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 6 parsel sayılı 1.964,34 metrekare, 105 ada 3 parsel sayılı 158,22 metrekare, 148 ada 1 parsel sayılı 422,47 metrekare ve 148 ada 6 parsel sayılı 564,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 3 pay itibariyle 1 payı ..., 2 payı ise ... ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., dava konusu taşınmazların, davalı tarafla müşterek murisleri olan ...’dan geldiğini, taşınmazlarda kendi miras payının da olduğunu ileri sürerek, taşınmazların miras payı oranında iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalılardan ..., taşınmazların tapu kayıt maliklerinden ...’in eşi olduğunu, dava konusu taşınmazların ...’dan geldiğini ancak davacının taşınmazlardaki miras payını tespit öncesinde kendisine sattığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, davalılar ... ve Hanife de anneleri ...’in beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisi ...’dan geldiği, murisin terekesinin taksim edilmediği ancak davacının taşınmazlardaki miras payını ... eşi ...’e sattığı, davalı tarafça sunulan senet altındaki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 12. Hukuk Dairesince, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.11.2021 Pazartesi günü için yapılan tebligatlar üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Mahkemece az yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı ..., dava konusu taşınmazların, davalı tarafla müşterek murisleri olan ...’dan geldiğini, taşınmazlarda kendi miras payının da olduğunu ileri sürerek, taşınmazların miras payı oranında iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış, davalılar ise dava konusu taşınmazların ...’dan geldiğini ancak davacının taşınmazlardaki miras payını tespit öncesinde kendilerine sattığını ileri sürerek, 2004 tarihli adi yazılı senede dayanmışlardır. Dosya arasında bulunan, davalı tarafın dayandığı 2004 tarihli senet fotokopisi incelendiğinde; ...’in “Ayvat Köyünde babamdan kalan evdeki evin altındaki, harmandaki hisseme karşılık ...’den 1.750.000.000 TL aldım” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, 104 ada 6 parselde bulunan evde öncesinde tarafların kök murisi ...’nın, daha sonra da ...’nın oğullarından ...’in oturduğunu, ...’nın köyde başkaca evi bulunmadığını, evin yanındaki harmanın da ...’ya ait olduğunu bu nedenle bu yerin Bodur Ağa’nın harmanı olarak bilindiğini, 105 ada 3 ve 148 ada 6 parselin ise Yolaltı Mevkiinde bulunduğunu, bu parsellerle daha çok tarafların akrabası olan dava dışı ...’nin ilgilendiğini, davacıyı ise köyde hiç görmediklerini, tespit sırasında davalılardan ...’in elinde bir satış senedi gördüklerini, tespitin de bu senet uyarınca yapıldığını; davacı tanığı ..., 104 ada 6 parselde bulunan evde eskiden tarafların kök murisi ...’nın, eşi ile beraber oturduğunu, onlardan sonra da evde ...’nın oğullarından ...’in oturduğunu, ...’nın köyde başkaca evi bulunmadığını, üzerinde samanlık bulunan 148 ada 1 parsel dışında “evin yanında” yeri olmadığını, davacının, babasından gelen payını sattığına dair herhangi bir şey duymadığını; davalı tanığı ... ise, davalılardan ...’nın eşi olduğunu, davacının babasından gelen payını satın aldığını ve parayı elden ödediğini, satış senedinin de kendi işyerinde düzenlendiğini, bu senetle davacının ev dahil tüm taşınmazlardaki hisselerinin satın alındığını beyan etmiş, davacı ise köye gidip gelmediği hususunun doğru olduğunu, dosyaya sunulan 2004 tarihli senede neden imza attığını hatırlayamadığını ancak imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisi olan ... ...’e ait iken ölümüyle mirasçılarına kaldığı, esasen bu hususta taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların satış senedi ile davacı tarafından, davalı tarafa satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Ne var ki Mahkemece, uyuşmazlık konusu olan bu husus yöntemine uygun şekilde araştırılmamış, senette yazılı olan “evin altındaki, harmandaki” yerin hangi taşınmaz veya taşınmazlar olduğu, senette bahsi geçen yerlerin, özellikle 105 ada 3 ve 148 ada 6 parsel sayılı taşınmazları kapsayıp kapsamadığı hususu üzerinde durulmamış, senedin kapsamı tereddütsüz olarak belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece mahallinde, olabildiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte davalının dayandığı satış senedi, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları yardımı ile zemine yöntemince uygulanıp dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli; dinlenecek yerel bilirkişiler ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri ve ne sıfatla kullanıldığı, özellikle satış senedinde yazılı olan “evin altındaki, harmandaki” yerin hangi taşınmaz veya taşınmazlar olduğu, kelimeler arasında virgül bulunmakla “evin altındaki” yer ile “harman” yerinin farklı yerler olup olmadığı, özellikle senedin 105 ada 3 ve 148 ada 6 parsel sayılı taşınmazları kapsayıp kapsamadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana hangi nedenle üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı rapor alınmalı,bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İnebolu Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.11.2021 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca temyiz eden vekili için 3.815,00 TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 29/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.