"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: DEVREK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen, dava konusu taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptali ile haritasında yol olarak gösterilmesi istemine ilişkin dava sonucunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen 03/06/2020 tarih, 2018/1488 Esas, 2020/334 Karar sayılı karar, davacı asil tarafından süresi içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22/06/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden davacı asil ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen ... ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen davacı asil ile davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; dava konusu 106 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların içerisinden geçerek kendisi ve dava dışı kişiler adına kayıtlı bulunan 106 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ulaşan bir yol olduğunu, ancak 100 yıldır yol olarak kullanılan bu taşınmaz bölümünün, kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına kayıtlı bulunan 106 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların içerisine dahil edildiğini, hatta söz konusu yolu dış etkilerden korumak üzere, yolun bittiği yere davalılarla müştereken demir kapı yaptırdıklarını, taşınmazının üzerinde bulunan samanhanelere bu yoldan ulaşım sağladığını, son zamanlarda davalıların bu yoldan geçişini engellemek için yolu kapatmaya çalıştıklarını belirterek, dava konusu taşınmazların nizalı bölümlerinin tapu kaydının iptali ile bu bölümlerin tescil harici bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ... ... müşterek cevap dilekçelerinde özetle; 106 ada 6 parsel sayılı taşınmazın müstakilen davacıya ait olmadığını, bu nedenle davacının tek başına eldeki davayı açamayacağını, öncelikle bu yön gözetilerek Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönü itibariyle ise, dava konusu taşınmazların içerisinden, davacının iddia ettiği şekilde bir yol geçmediğini, dava konusu taşınmazların kadimden beri tarım arazisi vasfıyla kendileri tarafından kullanıldığını, demir kapıyı da kendilerinin yaptırdığını, davacının talebinin ancak taşınmazlarda geçit hakkı tesisine ilişkin olabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiş ancak 20/12/2016 tarihli celsede davalılardan Nazire Cinel, ... ve ..., dava konusu taşınmazların nizalı bölümlerinin yol olmadığını, ancak davacının bu yerleri kullanmaya çalıştığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Devrek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli, 2015/188 Esas, 2018/326 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamından, 106 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki samanlığa ulaşmak için taşınmazın üst ve altından yol geçtiği, tanık anlatımlarından burada öncesinde bir yol olduğu kabul edilse dahi bu yolun taşınmaz malikleri tarafından kullanılmasına izin verilen bir yol olduğunun anlaşıldığı, yol olduğu iddia edilen taşınmaz bölümlerinin kadimden kalan, kamunun kullanmasına sunulan patika yol niteliğinde olmadığı, davacı tanıklarınca dava konusu taşınmazlar arasında bir yol olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, davalı tanıklarınca burada öncesinde bir yol olduğunun bilinmediğinin beyan edildiği, ancak sonuçta taraf tanıklarının, tanığı olduğu tarafın iddialarını destekleyecek şekilde beyanda bulunacakları gözönüne alınarak tanık anlatımlarına itibar edilmediği, dava konusu yere ilişkin hava fotoğrafları dosya arasına alınarak dosyanın daha önce rapor veren teknik bilirkişiye tevdii ile ek rapor aldırıldığı, teknik bilirkişinin 08/03/2018 havale tarihli ek raporunda dosya içerisinde bulunan 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının kadastro paftasına çakıştırılması sonucunda, dava konusu 106 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların içerisinde bulunan samanlıkların önünde ve 106 ada 6 parsel sayılı taşınmazın içerisinde bulunan samanlığın önünde, üzerinde ekili dikili herhangi bir tarım faaliyetinin yapılmamış olduğu geniş bir açıklığın bulunduğu, bu açıklığın samanlık sahiplerinin hasat dönemlerinde yaptıkları harman sürme işleminden kaynaklanabileceği, açıklığın bu çevrede bulunan umuma ait yollardan daha geniş olduğu ve geometrik yönden yola benzemediğinin belirtildiği, dava konusu edilen yolun kadim yol olmadığı, bir yol olduğu kabul edilse dahi yolun, davalılar tarafından kullanılmasına izin verilmesiyle kullanıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların nizalı bölümlerinin kadim yol olduğunun ve bu yoldan taşınmazların üzerinde bulunan samanhanelere geçiş sağlandığının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, ancak yolun kullanılmaması için davalılar tarafından bu yere yulaf vs. ekilmek suretiyle müvekkilinin geçişine engel olunduğunu, kaldı ki normalde nizalı yerde tarım yapılmadığını, dosya arasında bulunan ve hava fotoğraflarının incelenmesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarında da taşınmazların nizalı bölümlerinde kullanım olmadığının belirtildiğini, taşınmazların nizalı bölümleri zaten yol olduğu için geçit irtifakı kurulması için dava açmalarına gerek olmadığını beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 03/06/2020 tarihli ve 2018/1488 Esas, 2020/334 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ve HMK'nın 355. maddesine bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller Mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına, taraf beyanları, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile tanıkların beyanları, teknik bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, davalılara ait dava konusu 106 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kalan ve teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen 129,32 metrekare ve 47,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin, davacı tarafından 106 ada 6 parsel içerisinde bulunan samanlığa ulaşmak için belli dönemlerde davalıların izni ve rızası ile kullanılan yerler olduğu, kaldı ki davacı tarafından dava konusu taşınmaz bölümlerinin 106 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların malikleri tarafından kullanıldığı iddiası ile eldeki davanın açıldığı, bu iddia dikkate alındığında dahi dava konusu taşınmaz bölümlerinin umumun kullanımına tahsis edilmiş kadim yol niteliğinde olmadığı, bu nedenle Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığına göre, davacı vekilinin istinaf isteğinin yerinde olmadığı gerekçesiyle;
Davacı vekilinin Devrek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/03/2018 tarih, 2015/188 Esas, 2018/326 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacı asil ... tarafından duruşma istemli temyiz talebinde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı ... temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, dava konusu taşınmazların nizalı bölümlerinin yol vasfında olduğunu, bu yolun bittiği yere, taşınmazları dış etkenlerden korumak üzere müştereken kapı yaptırdıklarını, eğer bu yer müşterek yol olmasaydı kapının da yaptırılmayacağını, iddiasını tanık beyanları ve hava fotoğraflarının incelendiği bilirkişi raporu ile de kanıtladığını, kaldı ki bir kısım davalıların açıkça davaya karşı çıkmadıklarını beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Zonguldak ili, Devrek ilçesi, Müfettişler köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 4 parsel sayılı 1.363,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle; 106 ada 5 parsel sayılı 568,18 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, taksim, ifraz, hibe, trampa ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; dava konusu taşınmazların nizalı bölümünün tapu kaydının iptali ile haritasında yol olarak gösterilmesi istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde;
“Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.
C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.
D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesinde ise;
“Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillerle, (IV/3) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.