"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu taşınmazların, annesi Mevlüde'nin murisi annesi ...'den kalan taşınmazlar olduğunu, ... 1945 tarihinde ölümü ile taşınmazların eşi ... ile çocukları Muteber ve Mevlüde'ye kaldığı, ancak kadastro sırasında taşınmazların eşi ... mirasçıları olan davalılar adına tespit ve tescil gördüğünü, annesi Mevlüde adına herhangi bir tespit yapılmadığını ileri sürerek, ... ili, ... ilçesi, Onaran köyü sınırları içerisinde bulunan 101 ada 46, 102 ada 35 - 60, 106 ada 15 - 16 - 38, 120 ada 14, 121 ada 3 - 21, 122 ada 7, 124 ada 42, 129 ada 6 - 40 - 42 - 3, 133 ada 50, 163 ada 4, 120 ada 211 - 25 - 26 - 80 - 149 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras bırakanı olan Mehmet ve Fatma'dan olma 1903 doğumlu ... ... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., ... ve İrfan ..., dava konusu taşınmazların babası hayatta iken yapılan paylaşım sonucu kadastro tespitlerinde adlarına tescil edildiğini, babasının sağlığında bu taşınmazları başka şahıslardan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ...; dava konusu taşınmazlarda adına kayıtlı olan 120 ada 80 parsel ve 120 ada 149 parsel sayılı taşınmazları ... isimli şahıstan satın aldığını, bu şahıslarla hiçbir akrabalığının bulunmadığını, husumet itirazı olduğunu belirtmiş, davalı ...; husumet itirazında bulunduğunu, kendi tarlalarının ücreti karşılığında ...'a satıp parasını aldığını, onun da iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; dava konusu taşınmazları davacının ve kardeşlerinin hiçbir zaman kullanmadığını, davacının yaklaşık 50 yıl önce köyden ayrılıp başka bir köye gittiğini, kendi adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların dedesinden intikal ettiğini, davacı ve murislerin hiçbir hakkının olmadığını belirtmiş, davalı ...; dava konusu taşınmazlardan 120 ada 211 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanı babası adına kayıtlı olduğunu sonrasında da mirasçıları olan kendilerine intikal ettiğini, bu taşınmazda hiçbir zaman davacının ve murislerin hakkının olmadığını belirtmiş ,davalı ...; davalı 102 ada 60 nolu parselin eşinin babasından kendisine intikal ettiğini, davacılar ve davalı kardeşleri ile bir ilgisi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2020 tarihli ve 2017/318 Esas, 2020/15 Karar sayılı kararıyla; dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile davacının taşınmazları muristen geldiğini ispat edemediğini, dava konusu taşınmazların muris ... ...'a ait olduğuna ve kadastro tespitinin yanlış yapıldığına dair somut bir delil ortaya konulamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde; tanıkları ... ve ...'ın dinlenmediğini, tanık ...'ın, taşınmazın dedesinden intikal ettiğini beyan ettiğini, ...'ın ...'ın oğlu olup dedesinin ortak muris ... olduğunu, mirasçılara olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle diğer mirasçıların haklarını kaldırma ve bağımsız olarak mülkiyet hakkını kazandırabilme imkanı tanınmadığını, miras ilişkisinin devam etmesi halinde malik sıfatı ile kullanım ve kazanım olmayacağı, bunun yanında taksimin de iddia ve ispat edilemediği, mahalli bilirkişi ... Turan Keskin'in 75 yaşında olup, taşınmazın 1945 yılındaki kullanım durumunu bilecek yaşta olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.01.2021 tarihli ve 2020/752 Esas, 2021/32 Karar sayılı kararıyla; tanık ...’ın muris ...'in mirasçısı olduğu davada yararı bulunan hatta muvafakati alınıp davaya dahil edilmesi gereken konumunda bulunduğu, dava tarafının tanık olarak dinlenmesi mümkün olmadığı, davacının tanık ...'ın dinlenmesini talebinin delilerin ve tanıkların bildirilmesine ilişkin sürelerden sonra bildirdiği, bu tanığın dinlenmesinin usul yasasına aykırı olacağı, dinlenen mahalli bilirkişi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre taşınmazların kök muris ... ...'a ait olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davacının yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde; "30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamaz.
Kesinleşmemiş tutanaklar herhangi bir nedenle tapuya tescil edilmişse, iddia ve taşınmazın niteliğine bakılmaksızın, taşınmazı tescil tarihinden itibaren 20 yıl müddetle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduranlar ile bunların akdi ve kanuni halefleri açılmış ve açılacak olan davalarda medeni kanunun tapuya itimat prensibinden yararlanırlar."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13. maddesinde; mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar tapuda kayıtlı taşınmaz malların tespitine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 712. maddesi; "Geçerli bir hukukî sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez."
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.