Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6584 E. 2023/481 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalının hile yoluyla taşınmazın tamamını devraldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin hileyi kabul ederek taşınmazın ¾ payının iptaline ve davacı adına tesciline karar vermesi üzerine davalı tarafından yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Hile nedeniyle irade fesadına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, taşınmazın devri bir bütün olarak gerçekleştirilmişse iptal kararının da taşınmazın tamamı için verilmesi gerektiği, mahkemenin ¾ pay için iptal kararı vermesinin hatalı olduğu, ancak bu hususun temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni oluşturmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, yaşlı olduğunu ve okuma yazma bilmediğini, 3338 ada 29 parsel sayılı taşınmazını 1/4’er pay olacak şekilde çocuklarına vermek istediğini, davalı oğlunun payını almak için kendisini tapu müdürlüğüne götürdüğünü, sadece 1/4 payı devredeceğini düşünerek resmi senedi imzaladığını, ancak davalının hile yoluyla taşınmazın tamamını devraldığını, bu durumu 2015 yılının Kasım ayında öğrendiğini, tapudaki bedelin bile davalının aldattığının kanıtı olduğunu, taşınmazda devam eden inşaatın da tarafından yaptırıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, hile yapmadığını, akit tanıklarını tanımadığını, resmi belgeye karşı aynı güçte bir ispatın gerekli olduğunu, satış bedelinin düşük olması ve inşaatın davacı tarafından yapıldığı iddialarının davayı etkilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/820 E., 2016/411 K. sayılı kararıyla; hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Dairenin 18/04/2019 tarihli ve 2016/8246 E., 2019/2781 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda, davacı taşınmazın 1/4 payını değil de tamamını devrettiğini 2015 yılının Kasım ayında öğrendiğini iddia etmiş, davalı da davacının işlem tarihi itibariyle yapılan işlemden haberdar olduğunu savunmuştur. Ne var ki, iddia ve savunma doğrultusunda davacının öğrenme zamanı mahkemece tarafların göstermiş olduğu deliller toplanarak açıklığa kavuşturulmuş değildir. Hâl böyle olunca, davacının temliki işlemi öğrendiği tarihin duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, yanların bu yönde bildirecekleri delillerin toplanması, toplanan delillerle birlikte değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 26.11.2020 tarihli ve 2019/414 E. 2020/584 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafça, davacının hileyi öğrendiğini iddia ettiği 2015 yılı Kasım ayından önce durumu öğrendiğinin ispatlanamadığı, bu nedenle davanın hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiği, davacı tarafça hile iddiasının ispatlandığı, davacının iradesinin taşınmazın ¼ payını devretmek yönünde olduğundan ¾ pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ile taşınmazın ¾ payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece, ¼ pay yönünden davanın reddinin doğru olduğunu, ancak ¾ pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, davacı tanıklarının, satış işlemi sırasında davacının yanında bulunmadıklarını, satış işlemine birebir şahit olan, resmi senet tanığı ...’in beyanları ile de temlikte hile bulunmadığının açık olduğunu, davacı tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, buna rağmen mahkemece davacı tanık beyanlarına itibar edilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

2.2. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/C.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Ancak; eldeki davada irade fesadı haline dayanılmış olup, taşınmaz bir bütün halinde davalıya devredildiğine göre, taşınmazın tamamı üzerinden iptal-tescil kararı verilmesi gerekirken, ¾ pay yönünden iptal-tescil kararı verilerek ¼ payın davalı üzerinde bırakılması doğru değildir. Ne var ki bu husus temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasa ile bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 6.170,43 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.