"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, Dairece Mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'un maliki olduğu 162 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’nin almış olduğu vekaletname ile diğer davalı ...’e temlik edildiğini, mirasbırakanın devir tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığını, taşınmazı satmasını gerektirecek bir durumunun bulunmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ve temlikin mal kaçırmak amaçlı yapıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakanları ... adına tescile karar verilmesini istemişler, aşamada davacı ... davadan feragat etmiş, davacı vekili 12.03.2015 tarihli dilekçesi ile istemlerini davacı ...’un miras payına hasrettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını ve iddianın doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Uzunköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.04.2015 tarihli ve 2012/396 Esas, 2015/94 Karar sayılı kararıyla, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.05.2018 tarihli ve 2015/11362 Esas, 2018/10515 Karar sayılı kararıyla; "Hal böyle olunca, öncelikle mirasbırakanın davalı ...’yi vekil tayin ettiği Eyüp 9. Noterliğinin 22.04.2005 tarih 8886 yevmiye numaralı vekaletnamenin dosya arasına alınması, sonra yukarıda değinildiği gibi mirasbırakanın hukuksal ehliyetten yoksun olup olmadığının belirlenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, vekaletname ve akit tarihlerinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanır ise davanın kabulüne karar verilmesi, aksi halde vekalet görevinin kötüye kullanılması yönünden araştırma ve inceleme yapılması gerekirken değinilen yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacılardan ... davadan feragat ettiği halde feragat yönünden ayrıca hüküm kurulmaması da isabetsizdir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, mirasbırakanın Adli Tıp Kurumu raporuna göre vekaletnamenin düzenlendiği 22.04.2005 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihi itibariyle 36.763,00 TL olduğunun belirlendiği, satış bedelleri arasındaki farkın fahiş olmadığı, mirasbırakanın bakımını davalı kızı ...'nin karşıladığı, bakımı dolayısıyla paraya ihtiyacı olabileceği, davalı ...'nin dosya kapsamında yer alan bilgilerden taşınmazı alabilecek ekonomik güce sahip olduğu, davaya konu taşınmazın gerçek satış işlemi ile temlik edildiği, davacı ...'un 10/03/2014 tarihinde davadan feragat ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; vasi tayinine ilişkin dosya ile mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunun sabit olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporunun eksik incelemeye dayandığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, mirasbırakana satış bedelinin ödenmediğini, en azından davacının miras payı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, yolsuz tescil, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ne var ki, mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda bu kuralın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 15. maddesinde ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı kararı).
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK'nın 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." ve TMK’nın 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Uzunköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacı ...’dan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.