"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili istemli dava sonunda Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.02.2021 tarihli ve 2020/424 Esas - 2021/71 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17/02/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ekonomik olarak güç durumda bulunması nedeniyle 6 parsel sayılı taşınmazdaki 8 numaralı bağımsız bölümünü kredi temini amacıyla davalı ... ...'ya devrettiğini, kredi taksitlerini kendisinin ödediğini, elde ettiği kredinin borçlarını karşılamaması nedeniyle komşusu olan davalı ... ve eşi dava dışı ... ...'den borç istediğini, ...'ın yüksek faizle verdiği borca karşılık ... plakalı aracının ve evinin eşi...'e devredilmesini istediğini, ...'ın baskısı ile içinde bulunduğu güç durumu aşabilmek için ...'ın teklifini kabul etmek zorunda kaldığını, çekişme konusu taşınmazın bu kez de davalı ...'e kredi temini amacıyla devredildiğini, ancak ...'ın hesaplaşırken 220.560,00 TL borç çıkardığını, davalı ve eşinin içinde bulunduğu güç durumdan aşırı faydalanarak hile ile taşınmazını elinden aldıklarını, hiçbir ödeme yapmadıklarını ve hakkında icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, taşınmazı bedeli karşılığında satın alan iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmazı satın alabilmek için bir miktar kredi çekerek, davalı ...'e bedeli ödediğini, kredi taksitlerini de kendisinin ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., açılan davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacı ile davalı ... arasındaki iç ilişkiyi davalı ...'in bildiğinin usulüne uygun yazılı deliller ile ispatlanamadığı, ayrıca davacının kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21.10.2019 tarihli ve 2018/1897 Esas - 2019/5369 Karar sayılı ilamı ile “...Somut olaya gelince; iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriğinden eldeki dava, davacı tarafça HMK'nın 119/1-g maddesi gereğince açıkça aşırı yararlanma (gabin), aldatma (hile) olarak vasıflandırmış, ayrıca yine HMK'nın 140/3 maddesi gereğince ön inceleme duruşma tutanağında hile ve gabin iddialarına dayalı olarak dava açıldığı belirlenmiştir. Bu tutanak esas alınmak sureti ile davanın yürütüldüğü açık olup, gerekçeli kararda davanın inançlı işlem olarak değerlendirilmesi, buna göre araştırma yapılıp, karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca; hukuki taleplere göre değerlendirme yapılıp, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02.02.2021 tarihli ve 2020/424 Esas - 2021/71 Karar sayılı ilamı ile; irade fesadı halleri olan hile ve gabinin yenilik doğuran hak mahiyeti ile nezdinde doğan kişi tarafından nispi etkili olarak ancak hukuki ilişkinin tarafına ileri sürülebileceği ve davacının iddiasına ilişkin hukuki himayeye mazhar görülecek bir hukuki sebep bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin davalı ... ile doğrudan bir hukuki ilişkisi olmadığı için gabin veya hile olmayacağı kabulünün hatalı olduğunu, ev hanımı olan davalı ...'in hem komşusu olduğunu hem de dava dışı ...'ın eşi olduğunu, bu nedenle olayları bilmemesinin imkanı olmadığını, davalı ...'in eşinden aylık %10 faizle borç aldığını, ödemesi için de arabasını...'e devrettiğini ve... hesabına para yatırdığını, ayrıca elden ödeme de yaptığını, buna ilişkin...'in eşinin el yazısı ile yapılan hesabı sunduğunu ve onun da yazının kendisinin olduğunu kabul ettiğini, taleplerine rağmen bilirkişi raporu alınmadığını ancak kararda alındı yazıldığını, tanık beyanlarının iddialarını doğruladığını, davalı ...'in beyanlarının doğru olmadığı gibi kendisini kandırarak taşınmazı eşinin adına tescil ettirdiğini, davalı ...'in ve eşinin ekonomik olarak zorda olmasından faydalandığını, 80.000,00 TL'ye 5 ay sonra evi geri vermek için 220.500,00 TL istenildiğini, taşınmazların devrinde hiç bir para alış verişi olmadığını, davalı ...'in de durumu ikrar ettiğini ve delillerinin toplanmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.2.3. Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü, psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
6.2.4. Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece, (IV/2.) numaralı paragrafta belirtilen ve hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.