Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6652 E. 2023/420 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı Kanunu'na göre açılan tapu iptal ve tescil davasında, daha önce kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önce aynı konuda kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunduğu ve idari mahkeme kararının bu kararı ortadan kaldırmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil (Kıyı Kanunu Gereğince Açılan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacılara ait Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, ... köyü, ... mevkinde bulunan 3 pafta 44 parselde kıyıda kaldığı tespit edilen 628.18 m2’lik alanla ilgili kıyı kenar tespit işleminin Muğla 1. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu belirterek tescil harici bırakılan alanla ilgili tapu kaydının iptaline ve davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/66 Esas, 2000/277 Karar sayılı kararının hala ayakta olduğunu belirterek kesin hüküm itirazında bulunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararıyla davacıların iddiasına dayanak Muğla 1. İdare Mahkemesinin iptal kararının 1987 yılında idarece belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin işlemin iptaline yönelik olduğu, aşamalardan geçerek kesinleşen Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/66 E., 2000/277 K. sayılı dosyasında mahkemece belirlenen ve hükme esas alınan kıyı kenar çizgisini değiştiren ya da ortadan kaldıran bir hükmün bulunmadığı, ilamının hala ayakta olması nedeniyle davanın hem usulden hem de esastan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, kıyı kenar çizgisinin iptal edilmesi nedeniyle davacıların taşınmazının tescil harici bırakma kararının dayanağı kalmadığını, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayandıklarını; 11.07.2022 tarihli dilekçesinde de, Milas Kadastro Mahkemesinin 2016/37 Esas, 2018/28 Karar sayılı dosyasında, yargılamanın konusu taşınmazlardan tekinin mezkur dava ile aynı olduğunu, davacının ..., davalıların ... ve ... olduğu yargılamada, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonunda, davalılara ait 44 parselin (yeni 112 ada 1 parsel) kıyıya doğru genişletildiğinden bahisle, kıyı aleyhine yapılan tespitlerin iptaline ilişkin davanın davacılar lehine kesinleştiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kıyı kanunu gereğince açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Anayasa'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. ..., göl ve akarsu kıyılarıyla, ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde; ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 125.50 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.