Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6655 E. 2023/459 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığı ve tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilip verilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının bilirkişi raporuyla tespit edilmesi ve mahkemenin kararında hukuka aykırılık bulunmaması gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili, davalı adına kayıtlı dava konusu 293 ada 31 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinin ... tarafında kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.05.2009 tarihli ve 2006/68 E., 2009/98 K. sayılı kararıyla; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 20.01.2010 tarihli ve 2009/12801 E., 2010/351 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, tescilin dayanağı olan tespit tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece davanın her aşamasında res'en gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır.

Özellikle bu hususlar gözetilerek davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazı yerinde değildir, reddine,

...

Taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kalması halinde davacı hazinenin dava tarihinde dava açmakta haklı olacağı dikkate alındığında ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekeceğinde kuşku yoktur.

Hal böyle olunca, yerinde uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının saptanması ve oluşacak duruma göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3.Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairenin 02.11.2011 tarihli ve 2011/9435 E., 2011/11230 K. sayılı kararıyla; "...Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ne var ki, anılan Yasa Anayasa Mahkemesi'nin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde de resmi gazetede yayımlanmasıyla iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.

...

Hal böyle olunca; işin esası hakkında 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmak ve yargılama masrafları yönünden de 6099 sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır." gerekçesiyle Dairenin önceki bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, mahkeme kararı yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

B. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21.11.2012 tarihli ve 2012/87 E., 2012/356 K. sayılı kararıyla; Mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.02.2014 tarihli ve 2013/5019 E., 2014/3495 K. sayılı kararıyla; ''... dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 7. maddesinin son fıkrası 'Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan sonra, davanın sulh mahkemesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst mahkemede itirazda bulunulamaz.' hükmü uyarınca, eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemesince karar verildiğinden ve bozma ilamına uyularak verilmiş 2. kararda mahkemenin görevsizliğine, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

Ç. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 02.07.2014 tarihli ve 2014/151 E., 2014/194 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Üçüncü Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01/06/2015 tarihli ve 2015/7835 E., 2015/12152 K. sayılı kararıyla; ''...mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazda açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi, jeolog bilirkişiler tarafından saptanan kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından tespit edilen kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlıkça onaylı kıyı kenar çizgisinin çakışıp çakışmadığının üzerinde durulması, çakışmaması halinde nedenlerinin açıklanması, anılan eksikliklerle birlikte davacı Hazine vekilinin bilirkişi raporlarına yaptığı itirazların da değerlendirilmesiyle bilirkişilerden ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.

Kabule göre de; taşınmazın ''kamu malı'' olarak tescil harici bırakılması yerine ''tapu sicilinden terkinine'' hükmedilmesi doğru olmamıştır.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

E. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 28/03/2018 tarihli ve 2015/379 E., 2018/153 K. sayılı kararıyla, alınan 02/08/2016 tarihli ek raporda dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın isabetli olmadığını, usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının dayandığı bilirkişi raporunun hatalı ve çelişkili olduğunu, İdare Mahkemesinin kararı ile kıyı kenar çizgisinin iptal edildiğini ve kararın kesinleştiğini, mevcut eski ve yeni kıyı kenar çizgisi bulunmadığını, bilirkişilerin mahkeme kararı ile iptal edilen kıyı kenar çizgilerine göre değerlendirme yaptığını, raporları kabul etmediklerini, bilirkişi raporunun Yargıtay bozma gerekçelerini karşılar nitelikte olmadığını, raporlara yapılan itirazların değerlendirilmediğini, davanın reddi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi şöyledir: "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

..., göl ve akarsu kıyılarıyla, ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.

Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.",

2.3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun "Genel Esaslar" başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir: " ...Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.

...",

3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesinin ilgili kısımları şöyledir: "Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.

..."

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Kadastro Kanunu'nun 36/A maddesi uyarınca davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.