"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı şahıs adına tespit ve tescil edildiğini, oysaki taşınmazın doğal sit alanı içerisinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerde zilyetliğe değer verilemeyeceğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, taşınmazın irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile davalı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın imar ve ihya edildiğinden söz edebilmek için kolayca tarım yapılması mümkün olmayan toprakta ham toprağın sürülmesi ya da taşları temizlenmiş bir yerde bina ve duvar yapılması ya da ağaç dikilmesi, bir emek ve masraf gerektirmesine rağmen imar ve ihya sayılamayacağını, taşınmazın tarıma elverişli hale getirilmiş olma şartının arandığını, bilirkişi raporu incelendiğinde arazinin imar ihyadan önce de 1. sınıf tarım arazisi olduğunun belirtildiğini, imar ihyanın tamamlandığı tarihle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, taşınmazın 2. derece sit alanı olduğu ve taşınmazın üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığının tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu iptal ve tescil davalarında dava konusu taşınmazın değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken Hazinenin harçtan muaf olması nedeni ile vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın sadece vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yapılan kadastro çalışmalarında 2 katlı betonarme ev, bahçe ve tarla vasfı ile davalı adına tespit ve tescil edilip ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge kurulunun 11.04.2008 tarihli ve 889 nolu kararına göre 2. derece doğal sit alanı içerinde kaldığına dair şerhin tapunun beyanlar hanesine işlendiği, taşınmazın Milli Parklar Kanununa tabi yerlerden olmadığı ve Tortum Gölü sulak alanı dışında yer aldığı, yeni düzenlemeye göre, üzerinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunmaması koşuluyla, doğal sit alanları ile 3. derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların diğer koşullar da oluştuğu takdirde zilyetlikle kazanılmaları mümkün hale geldiği, evveliyatında bu yerin davalının eşine, dedesinden mirasen intikalen geldiği ve eşine rızaen verdiği, kadastro tespiti sırasında davalı adına yazıldığı, davalının eşinin ve ailesinin uzun yıllardır bu araziye aralıksız zilyet olduklarını ve tarım arazisi olarak kullanıldığı, taşınmaz üzerinde ev ve meyve ağaçlarının bulunduğu, bahse konu taşınmaz her ne kadar 2. derece doğal sit alanı ilan edilmişse de bu yerin evveliyatının Devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunu gösteren bir belge olmadığı gibi sahipsiz bir yer olmadığı ve taşınmazın tarımsal araziye uygun yer olduğu, özel mülkiyete elverişli olma hususu ve doğal yapının korunmasına aykırı bir durumunda olmadığı, vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerinde ki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ki taleplerini tekrar ile ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." düzenlemeleri yer almaktadır.
23.07.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesinin 1. fıkrasının değişiklikten önceki ilk halinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların koruma alanlarının zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.
Daha sonra 14.7.2004 tarihli 5226 sayılı Kanunu'nun 5. maddesi ile 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi değiştirilmiş, maddeye koruma alanlarından sonra gelmek üzere sit alanları sözcüğü ilave edilmiştir. Böylelikle sit alanlarının da olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılması yasaklanmıştır.
Ne var ki, 22.5.2007 tarihinde kabul edilen ve 30.5.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi değiştirilmiş “ Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca Birinci Grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 5663 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 2863 sayılı Kanuna eklenen Geçici 7. maddeye göre de, bu değişikliğin devam eden davalarda da uygulanacağı açıklanmış olmakla uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
3. Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyize eden davalıdan alınmasına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.,