Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6704 E. 2023/69 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında inançlı işlem ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık vardır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem ilişkisini ispatlayacak yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde belge sunamaması ve bu sebeple tanık deliline başvurulamaması gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 1338 ada 22 parsel sayılı 6 no.lu bağımsız bölümü 14.3.2012 tarihinde satın aldığını, taşınmazı alabilmek amacıyla ... Konut Finansman A.Ş. den 77.500 TL kredi kullandığını, ancak ilerleyen süreçte yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle kredi borcunu ödeyemediğini, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, bu nedenle taşınmazı akrabası olan davalıya -tekrar iade etmesi şartı ile devrettiğini, devri davalının bu taşınmaz üzerinden kredi çekerek davacının borcunu kapatması amacıyla yaptıklarını, davacıyla davalıya olan borcunu ödemesi neticesinde taşınmazın tekrar kendisine devredileceği konusunda anlaştıklarını, borcunu ödemesine rağmen davalının taşınmazı devretmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, taraflar arasında davacının iddiasına ilişkin yazılı bir anlaşma olmadığı gibi sözlü akit de bulunmadığını, dava konusu taşınmazı kredi çekerek ve bu kredi borcunu ödeyerek satın aldığını, uzak yol kaptanı olduğu için taşınmazda ablası ve eniştesi olan davacının kira karşılığında kalmasına izin verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.10.2020 tarihli ve 2018/286 E, 2020/154 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki ilişkinin inançlı işlemden kaynaklandığı, davacının yazılı delil sunamadığı, yemin deliline de dayanmadığını bildirdiği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada yazılı delilin mutlak ispat koşulu olmayıp, delil başlangıcının varlığı halinde inanç ilişkisinin tanık ile ispatlanabilmesinin mümkün olduğunu, dosyada yazılı delilin de tanık beyanlarının da mevcut olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 14.03.2012 tarihinde satın aldığını, iş bu taşınmazı alabilmek adına ... Konut Finansman A.Ş.’den 77.500,00 TL anapara tutarlı kredi kullandığını, ilerleyen süreçte yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle çalışamadığını ve maddi darboğazın içine düştüğünü, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, bu nedenle yakın akrabası olan davalı ... ile anlaşmaya vardığını, bu anlaşmaya göre dava konusu taşınmazın davalıya devredileceğini, davalının taşınmaz üzerine kredi çekeceğini ve müvekkilinin borcunun kapatılacağını, daha sonra müvekkilinin, ...’ye olan borcunu ödediğinde taşınmazın ... tarafından tekrar devredileceğini, dava konusu taşınmazın 28.01.2016 tarihinde müvekkili tarafından davalıya devredildiğini, taşınmaz üzerine aynı tarihli Garanti Bankası A.Ş. lehine 127.876 TL’lik ipotek konulduğunu, devrin ertesi günü 29.01.2016 tarihinde ... tarafından müvekkilinin eşi Şükriye Uçar’a dava konusu taşınmazın satışı, ipotek fekki vs. yetkileri içeren Gebze 4. Noterliğinin 01129 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklindeki Vekaletname verildiğini, söz konusu vekâletnamenin de devrin ne amaçla yapıldığını ortaya koyar nitelikte olduğunu, taşınmazın devrinden sonra davacının dava konusu taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, davalının sadece şeklen malik konumunda olduğunu, sonraki süreçte davacının davalıya ödemeyi yaptığını ancak davalının taşınmazı müvekkiline devretmediğini, ödemeye ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya verilen 22.05.2015 düzenleme tarihli, 30.08.2015 vade tarihli ve 35 adet gramse altın bedelli senet suretinin bizzat davalı vekilince dosyaya ibraz edildiğini, davalı tarafından sunulan senet ile birlikte davalının yapmış olduğu kira ilişkisi savunmasının hayal mahsulü olduğunun bizzat davalı tarafından ortaya konulduğunu, Mahkemece davalı tarafından dosyaya sunulan senet ve ödeme dekontları üzerinde hiç durulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2021 tarih ve 2021/621 E.-2022/715 K. sayılı kararı ile somut olayda, taraflar arasında yazılı şekilde hak ve borçlarını gösterir nitelikte bir inanç sözleşmesi bulunduğunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, yine böyle bir anlaşma bulunduğuna dair delil başlangıcı niteliğinde kabul edilebilecek bir ispat vasıtasının da bulunmadığı, bu tip uyuşmazlıkta ancak yazılı delil başlangıcı olması halinde tanık deliline başvurulabileceği, ancak davacının iddiasını ispata yarar yazılı delil ya da delil başlangıcı vasfında bir belge ibraz edemediği, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf sebeplerinin yeterince irdelenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya ..., aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak ...; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak ... veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de (TBK) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

İspat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme ... olduğu da şüphesizdir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.