Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6757 E. 2023/294 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, davalı ile aralarında imzalanan sözleşme ve davalının hileli davranışları nedeniyle bir taşınmazın tapu kaydının iptali ve kendi adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların hile iddiasını ispatlayamamaları ve dava konusu sözleşmenin mülkiyetin naklini doğuran bir hukuki işlem olmaması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve asli müdahil ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı ... ve davalı ...'ın teyze yeğen olduklarını, davaya konu tarla vasıflı, 17.700 m2 miktarlı 15 parsel sayılı taşınmazı yatırım amacıyla 10.000 m2'si davacı ..., 7.700 m2 si davalı ... adına almak üzere anlaştıklarını, taşınmaz dava dışı ... adına kayıtlı iken, tam payını davalı ...'ın temlik aldığını, aralarındaki anlaşma ve ... ilişkisi nedeniyle davacı ...'in taşınmazı görmeden ...'dan temlik aldığını, ondan dava dışı Birsen'in, son olarak da davacı ...'nın satış suretiyle temlik aldığını, Toprak Koruma Kanunu'na göre taşınmazın anlaşmaya uygun olarak bölünmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davalı ...'a devredilmesi gereken 7.700 m2 için 77.000 TL bedelli senet verildiğini, taşınmazı yerinde gördüklerinde değer kazanmasının mümkün olmayacağını anladıklarını ve aralarında taşınmazın davalı ... ya da göstereceği kişiye devri, ...'ın senede dayalı başlattığı icra takibinden feragat edeceği şeklinde sözleşme imzaladıklarını ancak ...'ın sözleşmeyi ifadan kaçındığını ileri sürerek, taşınmaz tapu kaydının iptali ile davalı veya göstereceği üçüncü kişi adına tesciline, olmadığı takdirde 7.700 m2'lik kısım için davalı lehine tapuda şerh konulmasına, davalının başlattığı icra takibinden feragat etmiş sayılmasına, aralarındaki sözleşme gereği davalının ödemesi gereken bedelin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Asli müdahil davacılar, dava konusu 15 parsel sayılı taşınmazın 3.850,00 m²'lik kısmını 2010 yılında davalıdan haricen satın aldıklarını, kendilerine gösterilen kısmın imar kapsamında ve bu taşınmaza bitişik yer olduğunu, satıcı davalının kötüniyetle hareket ettiğini ileri sürerek 15 parselde 3.850,00 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, 7.700 m2'lik tapu kaydının iptali ile davalı adına tescilini veya başlattığı icra takibi bedelinin ödenmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan adi yazılı sözleşmenin mülkiyetin nakli borcunu doğurmayacağı, davacı ve davalının taşınmazın 7.700 m2'lik kısmının bölünmesini talep ettiklerini ancak kanunen mümkün olmadığı, asli müdahillerin tanık olarak verdikleri beyanları ile müdahale taleplerinin çeliştiği gerekçesiyle davacılar ve asli müdahillerin davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve asli müdahil ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki mahkeme tespitinin hatalı olduğunu, sözleşmenin davalının avukatı tarafından hazırlandığını ve taraflarca imzalandığını, davalının taşınmazın m2 fiyatını 10,00 TL den satın aldığını söylemesine karşın dava dışı ...'dan m2'si 5,00 TL'ye satın aldığını sonradan öğrendiklerini, davalının haksız kazanç sağladığını, mahkemenin 7.700 m2'lik kısmın tapu iptali ve tescili talebinin toprak kanunu gereği bölünemeyeceği gerekçesinin ve tapuya şerh konulması talebi hakkında hüküm kurulmamış olmasının bozmayı gerektirdiğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Asli müdahil ..., diğer asli müdahil ... ile birlikte 3850 m2'lik kısmın kendilerine ait olduğunu, yargılamada tanık olarak verdikleri beyanda haklarının korunacağını düşündükleri için davalıya ait şeklinde beyanda bulunduklarını belirterek davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bilindiği üzere, "hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf bu hakkını kullanarak hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 39. maddesi hükmüne göre aldatma (hile) iddialarının aldatmayı öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi zorunludur. Hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereklidir.

2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir:

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.