"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca yargılama gideri yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/02/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...'nın 7842 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalıya mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla, bedelsiz ve muvazaalı olarak satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmaz bedelini ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; tapuda gösterilen değer ve gerçek değer arasında fahiş fark bulunduğu, davalının savunmasını kanıtlayamadığı, mirasbırakanın mali durumu itibariyle mal satma ihtiyacının olmadığı, davalının da devir tarihinde taşınmazı gerçek değerinde alma gücünün bulunmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili
istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf itirazlarında özetle; tanık deliline dayanan davacı tarafın sunmuş olduğu isim listesinin hukuka aykırı olarak Mahkemece kabul edildiğini, bildirdikleri tanıkların ise tamamının dinlenmediğini ve tüm deliller toplanmadan karar verildiğini, bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kazandırma tarihi itibariyle mirasbırakanın tüm mal varlığına göre temlik edilen taşınmazın değerinin makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı hususunda araştırma yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 20/05/2021 tarihli, 2019/657 E. 2021/905 K. sayılı kararıyla; davalı tarafından savunma olarak ileri sürülen bedelin ödendiği iddiasının ispatlanamadığı, mirasbırakanın ekonomik sıkıntı içinde bulunmadığı, taşınmazın keşfen belirlenen değeri ile akitte gösterilen değer arasında fark bulunduğu, davalının taşınmazı alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu ancak taşınmazın dava tarihi itibariyle davacının miras payına isabet eden değer üzerinden harç ve vekalet ücretinin hesaplanması gerektiği gerekçesi ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yargılama giderleri yönünden kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının tanık listesinin HMK’nın 194/2 maddesine aykırı olduğunu, bu hususun değerlendirilmediğini, tanıkların tamamı dinlenmeden ve tüm deliller toplanmadan karar verildiğini, mirasbırakanın "hac müracaatı/kaydı" belgesinin Diyanet İşleri Başkanlığına sorulmadığını, bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kazandırma tarihi itibariyle mirasbırakanın tüm mal varlığına göre temlik edilen taşınmazın değerinin makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı hususunda araştırma yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; satış akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm
mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunlu olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (1086 sayılı HUMK’un 73.) maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasa’nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
3.2.3. 6100 Sayılı HMK’nın 240 vd. maddelerinde tanıkların ne şekilde dinlenecekleri hüküm altına alınmış olup, HMK’nın 241. maddesinde "Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir. '' ve HMK’nın 243/1. maddesinde ‘’Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir. " düzenlemeleri mevcuttur.
3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi
Somut olayda; mirasbırakanın 24/11/2016 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ... ile davalı oğlu ...’nın mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın 7842 parsel sayılı taşınmazını 26/09/2011 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği anlaşılmakta olup, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, davalı tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmasına ve 12/03/2018 tarihli dilekçe ile 7 kişilik tanık listesi verilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince taraflara tanıklarını keşif mahallinde hazır etmeleri için süre verildiği, tanıklar için usulünce tebligat düzenlenmediği, davalı tarafından bildirilen tanıklardan sadece ...’un dinlenildiği, diğer tanıklar ... ve ...’ün ise dinlenmediği açık olup, dinlenmeyen tanıklar yönünden davalının feragatinin bulunmadığı daikkate alınmaksızın ve İlk Derece Mahkemesince HMK'nın 241. maddesi uyarınca bu yöne ilişin bir ara karar da kurulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davalının tanık listesinde bildirdiği ... ve ...’ün HMK'nın 243 vd. gereğince duruşmaya çağrılarak usulünce dinlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın temlikteki gerçek iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin değinilen yönden temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına 22.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.