Logo

1. Hukuk Dairesi2021/679 E. 2022/468 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı temliklerin muris muvazaası olup olmadığı ve tapu iptali ve tescil ile tenkis taleplerinin akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davalı ... adına kayıtlı taşınmazdaki temlikin muris muvazaası niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın bu kısımla kabulüne, diğer davalılar lehine yapılan temliklerin paylaştırma amaçlı olduğu ve muris muvazaası niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise yargılama giderlerine ilişkin kısmı düzelterek yerel mahkeme kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tenkis davası sonunda Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19/11/2020 tarihli ve 2020/352 E., 2020/670 K. sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar ..., ... ... ve ... vekili tarafından duruşma istekli ve yasal süre içerisinde tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/01/2022 Perşembe günü için yapılan davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalılar ..., ... ve ... vekili ile tereke temsilcisi ... gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'in 560 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını oğlu ...'e, 560 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını torunu olan davalı ...'e, 66 ada 36 parseldeki 1 ve 3 nolu bağımsız bölümleri oğlu ...'e, 7 nolu bağımsız bölümü gelini olan davalı ...'e ve 9 nolu bağımsız bölümü torunu olan davalı ...'e devrettiğini, ...'in ölümü üzerine 560 ada 14 parseldeki payının davalı mirasçılarına intikal ettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanın oğlu ... ve davalılar ile bahçecilik ve çiftçilik yaptıklarını, birlikte yaşadıklarını, temliklerin mirasçılar arasında paylaştırma amacı taşıdığını, muvazaanın koşullarının oluşmadığını, tenkis istemi yönünden zamanaşamı süresinin geçtiğini ve devirlerin tenkise tabi olamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, dava konusu 66 ada 36 parsel yönünden temlikin paylaştırma amaçlı olduğu gerekçesi ile davanın reddine, kalan taşınmazlar yönünden ise temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 03/03/2020 tarihli ve 2017/4458 E., 2020/1487 K. sayılı kararıyla; “Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda; mirasbırakan ...’in terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış olmakla davayı açan mirasçıların davayı takip yetkisi kalmadığından davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine.

Davalıların temyiz itirazlarına gelince; mirasbırakanın 66 ada 36 parseldeki dava dışı 3 adet bağımsız bölümü de davacı çocuklarına temlik ettiği açık olup, dava konusu 66 ada 36 ve 560 ada 14 parseller yönünden mal kaçırmak amacıyla değil tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırma amacıyla hareket ettiği; her ne kadar, mirasbırakanın mirasçısı olmayan davalı ... yönünden paylaştırma savunmasına itibar edilemez ise de, tanık olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçı Resmiye’nin beyanlarından davalı ...’ye yapılan temlikin de muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Çekişme konusu 560 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, mirasbırakanın temlik tarihinde mirasçısı olmayan torunu davalı ...’a yaptığı devir bakımından paylaştırma savunmasının dinlenmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer taraftan, tanık anlatımlarına göre mirasbırakanın devir tarihinde torununa taşınmazını devretmesini gerektirir bir olgu bulunmadığı gibi işlem tarihinde 21 yaşında olan ...’ın taşınmazı bedelsiz devraldığı, temlikin mal kaçırmak amaçlı olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın 560 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabulüne, kalan taşınmazlar yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, TMK’nın 28. maddesi uyarınca ölümle şahsiyet son bulduğu halde, ölü kişi mirasbırakan ... adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2020 tarihli ve 2020/352 E.-2020/670 K. sayılı kararıyla; 36 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 3, 7 ve 9 bağımsız bölümler ile 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi ve davalılar ..., ... ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1.Tereke Temsilcisi Temyiz Nedenleri

Davalıların mirasbırakandan ayrı bir mal varlığı ve gelirinin bulunmadığını, mirasbırakan tarafından yapılan tüm temliklerin muvazaalı olduğunu, yapılan temlikler de göz önüne alındığında mirasbırakanın oğlu ......’den olma torunu ...’ı kayırdığının açıkça ortada olduğunu, anılan bu davalılara yapılan temliklerin hak dengesi gözetilerek yapıldığının kabul edilemeyeceğini, temliklerdeki amacın davalı ... ve ailesi lehine mal kaçırmak olduğunu belirterek kararın bozularak dava konusu tüm taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

5.2.Davalılar ...-... ...-... Temyiz Nedenleri

Mahkemece, davalı ... ‘a devredilen 19 parsel sayılı taşınmazdaki ½ pay yönünden davanın kabulüne, diğer tüm taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verildiğini, bu durumda yargılama giderlerinden sadece davalı ...’ın sorumlu tutulması gerekirken tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin eksik olduğunu belirterek, yargılama giderlerinden sorumluluk ve lehlerine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Mahkemece dava konusu 66 ada 36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 1, 3, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümler yönünden yapılan temliklerin paylaştırma amaçlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine, 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazlardaki temlik edilen paylar yönünden temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairece “Mirasbırakan ...’in terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığından davayı açan mirasçıların davayı takip yetkisi kalmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, davanın 560 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabulüne, kalan taşınmazlar yönünden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Mahkemece 1, 3, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine ilişkin verilen ilk hüküm tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmediğinden, bu yönde davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğduğundan tereke temsilcisinin dava konusu 1, 3, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümler yönünden temyiz itirazlarının dinlenme olanağı yoktur.

6.3.2. Tereke temsilcisinin 14 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;

(IV/2.) numaralı paragrafda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tereke temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

6.3.3. Davalılar ..., ... ... ve ...’in temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, davalılar vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin tayininde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece 1, 3, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine, sadece davalı ... adına kayıtlı 19 parsel sayılı taşınmazdaki temlik edilen ½ pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle dava harç ve yargılama giderlerinden sadece davalı ...’ın sorumlu tutulması gerekirken , harç ve yargılama giderlerinden tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru değil ise de değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

V. SONUÇ:

1.Kararın (IV/6.3.1.-6.3.2.) no.lu bendinde açıklanan nedenlerle; tereke temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Kararın (IV/6.3.3.) no.lu bendinde açıklanan nedenlerle; davalıların yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulüne; hükmün 5. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 5. bent olarak “Davacı tarafça yatırılan 13.993,31 TL başvuru harçları toplamının davalı ...’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün 6. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 6. bent olarak “Davacı tarafından yapılan toplam 1.504,55 TL (tebligat gideri, müzekkere masrafı, tanık yevmiye ücreti, keşif harcı, araç gideri, bilirkişi ücreti) yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 295,21 TL'sinin davalı ...’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına, davalıların değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harçların yatıranlara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-MUHALEFET ŞERHİ-

03/03/2020 tarihli ve 2017/4458 Esas, 2020/1487 Karar sayılı bozma ilamına yazmış olduğum muhalefet gerekçeleriyle sayın çoğunluğun düzelterek onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.