"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSLAHİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı olan babası...’in, maliki olduğu 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili imza eksiği bulunduğu, gerekli işlemi yapması için vekaletname vermesi gerektiğini söylemesi üzerine babasını vekil kıldığını, anılan vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak, dava konusu taşınmazı el ve işbirliği içerisinde olduğu, yakın arkadaşı diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İslahiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2016/199 E., 2018/346 K. sayılı kararıyla; davalı ...’in davacının öz babası olduğu, davacıdan aldığı vekaletnameye istinaden, dava konusu taşınmazı yakın arkadaşı olan diğer davalı ...’e tapuda gerçek değerinin çok altında bedel ile devrettiği, taşınmazın davacı ve ailesi tarafından kullanılmaya devam ettiği, tapuda temlik işleminde bulunan tanıkların, davalılar arasında para alış verişi yapıldığını görmediklerini bildirdikleri gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili, müvekkilinin vekalet ilişkisinin tarafı olmadığını, davacı ile davalı ... arasındaki iç ilişki olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığını, evi bizzat gezip, görerek ve bedelini nakit ve çek karşılığı ödemek suretiyle gerçek değerinde satın aldığını, çeklerin tahsiline ilişkin mahkemece yeterli araştırma yapılmadığını, asıl kötüniyeti irdelenmesi gerekenlerin davacı ve davalı ... olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli 2019/982 E., 2021/455 K., sayılı kararıyla; davalılardan ...’ın, davacıdan dava konusu taşınmaza ilişkin imza eksikliğinin giderilmesi amacıyla vekaletname aldığı, ancak sadakat ve özen borcuna aykırı olarak davacıyı zararlandırma kastı ile taşınmazı davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’in de durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda olduğu, zira gerçek değerin çok altında aldığı ve ödeme yaptığını ispat edemediği, çekişme konusu taşınmaza 4-5 yıldan beri komşu olduğu, devir tarihinden sonra davacının ailesiyle birlikte dava konusu taşınmazda yaşamaya devam ettiği, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan, (V/3.2.) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince, (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 9.670,04 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13.12.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.