Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6957 E. 2022/342 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, davalıya yaptığı taşınmaz temlikinin muvazaalı olup olmadığı ve davacıların miras paylarına tecavüz teşkil edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini ispatlayamamaları ve muvazaanın varlığını ortaya koyacak delil sunamamaları gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda yapılan inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan babası ...’un maliki olduğu 192 ada 6 ve 11 parseller ve 404 ada 16 ve 30 sayılı parselleri oğlu olan davalı ...' a satış göstererek temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın temlik sırasında 73 yaşında olduğunu ve davalı oğlunun etkisiyle bu temliki gerçekleştirdiğini, satış bedeli ile gerçek değer arasında fahiş fark olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adlarına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını,harcın eksik yatırıldığını,muvazaa koşullarının oluşmadığını, devirlerin muvazaalı olmadığını,mirasbırakandan intikal eden diğer taşınmazları da araştırılması gerektiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04/03/2021 tarihli ve 2018/40 E., 2021/125 K. sayılı kararıyla; dosya kapsamındaki deliller ile savunmanın doğrulandığı, davacı tarafın mirasbırakanın mal kaçırma amacını kanıtlayamadığı, müşterek mirasbırakanın ölmeden önce mirasçıları arasında taşınmazlarını taksim ettiğini gerek davacı gerekse davalı tanıklarının açıkça ifade ettiğini, murisin kendisine bakan ve hastalığında kendisiyle ilgilenen oğlu olan davalıya bu bakım ve emek karşılığı dava konusu taşınmazları verdiğini ve bedelini almadığını, murisin gerçek iradesinin sağlığında kendisine bakan ve ilgilenen her türlü sosyal ihtiyaçlarını karşılayan, onunla ilgilenen davalıya diğer mirasçılardan bir parça fazla yer verdiği, davalı oğlunun kendisine bakma emeği karşılığı olarak ona fazladan yer vermesi hibe maksatlı da olsa yadırganamayacağı, murise bakanın davalı olduğu,bedelin her zaman nakit olmasının düşünülemeyeceğini, davalının bedeli murise bakım olarak ödediğini burada murisin ... ve iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini,bu durumun muvazaa olarak nitelendirilemeyeceği, davacılarında mirastan paylarını aldıklarını ve mahrum edilmediklerini gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, mirasbırakanın mirasını taksim etmediğini, murisin eşinin ve varislerinin sağ olduğunu, murisin yaşarken eşine harhangi bir mal satıp bağış yapmadığını, dolayısıyla murisin bütün mirasını taksim ettiğine ilişkin gerekçenin uygun olmadığını, davalının maddi durumunun iyi olmadığını, murise bakacak bir gelirinin olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17/06/2021 tarihli ve 2021/1090E., 2020/1255 K. sayılı kararıyla; ispat yükü kendisinde olan davacının, mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini usulüne uygun olarak kanıtlayamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, mirasbırakanın mirasını taksim etmediğini sağ olan eşine herhangi bir mal satıp bağışlama yapmadığını bu nedenle murisin mirasçıları arasında mirasını taksim ettiğine ilişkin gerekçenin geçersiz olması gerektiğini, murisin çoçuklarına mal verdiği tarihten sonra dava konusu parselleri davalıya verdiğini, dinlenen tanık beyanlarından davalının maddi durumunun iyi olmadığı, murisin davalıya baktığını, taşınmazların temlik tarihindeki bedeli ile o dönem rayiç bedeli arasında fahiş denilebilecek bir farkın bulunduğu ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2.1. İlgili Hukuk Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, ( 3.2.1. ) , ( 3.2.2. ) ve (3.2.3) paragraflarında yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca ispat yükü kendisinde olan davacının iddialarını -mirasbırakanın mal kaçırma amacını- kanıtlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 18/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.