Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6964 E. 2023/648 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ve temliklerin bedelsiz yapıldığını iddia etmelerine rağmen, iddialarını HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca kanıtlayamamaları gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1062 E., 2021/1080 K.

DAVACILAR : ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ...

DAVALILAR : ... ve ... vekili Avukat ..., ..., ..., ..., ..., ...

DAVA TARİHİ : 10.12.2018

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/563 E., 2021/58 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve tenkis istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'ın kanser tedavisi gördüğü dönemde ablasının torunu olan davalı ...'i bir parça taşınmazın satışı için vekil tayin ettiğini, ancak davalı ...’in vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanın 30, 41, 42, 545, 535, 536, 538, 525, 526, 534, 537, 498, 507, 509, 518, 522, 523, 533, 541, 542, 544 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının tamamını babaannesi ... İpek’e temlik ettiğini, bedel ödenmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedellerinin tahsiline, bunun da mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar davaya cevap vermemişler, aşamada bir kısım davalılar ... ve ..., hile iddiası yönünden davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacıların temliklerin bedelsiz olduğu iddiasını kanıtlamaları gerektiğini, iddiaların doğru olmadığını, vekaletnamede belirtilen taşınmazların temlik edildiğini, tenkis talep edilemeyeceğini; davalı ..., dava konusu taşınmazların anneannesi ... ’a ait olduğunu, bedeli ile satın alındığını, karşılığında annesine ait payların da dayılarına bırakıldığını belirterek, davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli, 2018/563 Esas, 2021/58 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekaletnamenin mirasbırakana ait bir taşınmazın devri için verilip verilmediği, dava konusu taşınmazlar yönünden mirasbırakanın devir iradesi bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, davalıların cevap dilekçesi sunmadığı, davacı tarafın ise verilen süre içerisinde delil ve tanık listesi sunmadığı, iddianın usulünce kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazı vekil aracılığı ile devralan 3. kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötüniyetli olup, vekilinin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor ve bilmesi gerekiyor ise vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerektiğini, bu durumun TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerektiğini, vekil ile 3. Kişinin yakın akrabalık ilişkisi içinde bulunması durumunda, 3. kişinin durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacıların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin 8 nolu delilinde Gazi Devlet Hastanesine müzekkere yazılarak mirasbırakan ...’ın kanser tedavisi gördüğüne ilişkin epikriz formları ve muayene kayıtlarını talep ettiklerini, deliller kısmında bilirkişi incelemesine dayandıklarını ancak satış tarihi itibariyle mirasbırakanın hukuki işlem yapabilme ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeden karar verildiğini, satış tarihi itibariyle mirasbırakana satış bedellerinin ödenip ödenmediğinin araştırılmadığını, davalıların satış bedelinin ödendiğini kanıtlayamadıklarını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, temliklerin bedelsiz olduğunu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2015/9528 E., 2018/8929 K sayılı kararında mirasbırakanın taşınmazın satışı için vekile talimat verdiği ve satış bedelinin mirasbırakana ödendiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

4. 6100 sayılı HMK’nın 140/1. maddesinde, “ Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder”, 140/3. maddesinde, “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları taktirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

5. HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, her ne kadar davacılar tarafından kanun yolu aşamasında ehliyetsizlik iddialarının incelenmediği ileri sürülmüş ise de, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirildiği ve iddianın HMK’nın 190 ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca kanıtlanamadığı gözetilerek karar verildiği anlaşıldığından davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 ... maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

08.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...