Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7028 E. 2022/1882 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalıya yaptığı satışın muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların saklı paylarının ihlal edilip edilmediği hususunda tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, satışın muvazaalı olduğunu ve mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini ispatlayamaması ve davalının da bakım savunmasında bulunmaması gözetilerek, mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tenkis istekli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 18/05/2021 tarihli ve 2021/572 Esas - 2021/680 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak, davalı vekili tarafından süresinde katılma yoluyla temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 08/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ...... ile diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanları ... ...'in maliki olduğu 201 parsel sayılı taşınmazdaki 750/4400 payını 20/06/1991 tarihinde satış göstermek suretiyle davalı oğlu ...'e temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının düğünü nedeniyle murisin paraya ihtiyacı olduğu dönemde dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında kendisine sattığını, yapılan satış işleminin gerçek olduğunu, murisin mal kaçırma kastı olduğu iddiasının asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/12/2020 tarihli ve 2018/584 E. - 2020/477 K. sayılı kararıyla; murisin mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinin kanıtlanamadığı, murisin davaya konu taşınmazı kendisine ve küçüklüklerinde kardeşlerine özenle bakan davalıya duyduğu minnet duygusu ile temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili, davalının davaya süresinde cevap vermediğini buna rağmen İlk Derece Mahkemesince davalı tarafından sunulan cevap dilekçesindeki savunmalara ve dinlenen davalı tanıklarının beyanlarına göre karar verildiğini, bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca tapu iptal tescil istemlerinin kabul görmemesi halinde terditli olarak ileri sürdükleri tenkis istemleri hakkında da bir değerlendirme yapılmadığını, dava konusu taşınmazın mal kaçırma kastıyla davalıya devredildiğinin dosya kapsamındaki delillerle sabit olduğunu, davacının düğünü nedeniyle murisin herhangi bir masrafa katlanmadığının da tanık beyanları ile anlaşıldığını, düğün masraflarını davacının kendisinin yaptığını, yetmediği yerde de ablasından borç aldığını, ayrıca muris adına kayıtlı diğer taşınmazların pek değerli olmayan hisseli taşınmazlar olduğunu, dinlenen davalı tanıklarının beyanları arasında da çelişkiler bulunduğunu belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalı vekili, İlk Derece Mahkeme kararının esas yönünden usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, itirazların reddine, ancak vekalet ücretinde hataya düşülmüş olması nedeniyle kararın bu nedenle düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18/05/2021 tarihli ve 2021/572 E., 2021/680 K. sayılı kararıyla; öncelikle davalının bildirilen adresine davetiyenin tebliğe çıkarıldığı, tebligatın komşusu ... ...'ın muhattabın adresten sürekli olarak ayrıldığını beyan etmesi nedeniyle iade edildiği, yargılama sırasında kolluğa yazılan müzekkere cevabında da; ... ... ve davalının ikametlerinin birbirine uzaklığının 350 m kadar olduğunun, davalı ...'in adresine yakın ... ... dışında komşularının olduğunun belirtildiği, buna göre; bilinen adrese çıkartılan davetiyenin tebliğe elverişli olup olmadığının usulünce araştırılmamasına rağmen, davalının sistemde kayıtlı adresine TK'nın 21/2 mad. gereğince davetiye tebliğ edildiği anlaşıldığından, davalının cevap dilekçesinin süresinde sunulduğu sonucuna varılarak İlk Dereceli Mahkemesince davalı tanıklarının da dinlenmesinde bir isabetsizlik olmadığı kanaatine varıldığı, dava dilekçesi içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi ve toplanan tüm delillere göre davaya konu taşınmazın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muris tarafından davalıya devredildiği iddiası ispatlanamadığından ve tenkis isteminin de, dava konusu devrin yapıldığı tarihe göre doğrudan tenkise tabi tasarruflardan olmadığı nazara alındığında, murisin mal kaçırma kastının ispatlanmasının gerektiği, ancak belirtildiği gibi bu iddianın ispatlanamaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, davalı vekilinin vekalet ücreti yönünden ileri sürdüğü istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; dava konusu taşınmazın davaya konu 750/4400 hissesinin dava tarihindeki değerinin; 398.181,81 TL olduğu, davanın konusunun sadece davacının miras payıyla sınırlı olduğu, buna göre dava değerinin; 99.545,45 TL olduğu, İlk Derece Mahkemesince de bu dava değeri üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edildiği ve bu hususun usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleri ile davalı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak, dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis talebinde bulunulmuş olmasına rağmen, Yerel Mahkeme tenkise yönelik talebe ilişkin kabul ya da ret yönünde herhangi bir hüküm kurulmadığını, dava konusu taşınmazın TMK.nın m. 565-1 de sayılan tenkise tabi kazandırmalardan olduğunu, Yerel Mahkeme ve istinaf mahkemesinin kararında hatalı şekilde murisin başkaca malları olduğu yanılgısına düşüldüğünü ve devir tarihinde murisin 9 adet taşınmazı bulunduğunu gerekçe gösterdiğini, ancak dosya kapsamına gelen tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere murisin kendisine ait herhangi bir taşınmazı bulunmayıp, söz konusu tapu kayıtlarının, mali herhangi bir değeri olmayan ... köyünde arsa niteliğinde onlarca paydaşı ve hissedarı olan atalardan kalma, el birliği mülkiyeti ve paylı mülkiyetli taşınmazlar olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalı vekili, 17/11/2020 tarihli celsede verilen ara kararda davacı vekiline bilirkişi tarafından hesaplanan 398.181,91 TL üzerinden eksik kalan harcın tamamlanması için süre verildiğini, davacı vekili tarafından 6.799,81 TL tamamlama harcının 19/11/2020 tarihinde mahkeme veznesine yatırıldığını, dava değerinin bilirkişi raporunda çıkarılan miktarın tamamına göre artırılmış olduğunu, vekalet ücretinin artırılan miktar üzerinden nispi olarak daha yüksek takdir edilmesi gerekirken eksik takdir edildiğini belirtmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle davalının bakım savunmasında bulunmadığı göz önüne alındığında bu yönde gerekçe oluşturulması doğru değil ise de, (V/3.2.2) ve (V/3.2.3) numaralı paragraflarda yer alan İBK ve yasal hükümler gereğince davacının iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde ve dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin; 398.181,81 TL, bu değerden davacının payına düşen miktarın 99.545,45 TL olduğu gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince bu dava değeri üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ve davalıdan ayrı ayrı alınmasına, 08/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.