"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ARHAVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince; davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine; Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-2. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalılar ... ve ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, davalı ... yönünden hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle usulden reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 179 ada 4 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, bu taşınmazda kendisinin ve kardeşlerinin yıllardan beri fındık ve meyve ağaçlarının bulunduğunu, davalıların bitişik taşınmazda bir takım tesis binası yaptırdıklarını, bu tesislerin kamu düzenine aykırı olduğu gibi otopark olarak kullanıldığını, fındıklığı ve meyve ağaçlarını kesmek suretiyle taşınmaza el attıklarını ileri sürerek davalıların el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiş, 16.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava konusu 179 ada 3 parsel sayılı taşınmaz kadastro tespitinin hatalı yapıldığını, dava konusu taşınmazın dedesinden kendisine kaldığını ileri sürerek, 179 ada 3 parselin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; 179 ada 3 parsel sayılı taşınmazın malikinin davalı ... olduğu, diğer davalılar ... ve ...'ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tanıklarının taraflar ile uzaktan da olsa akraba durumunda olduklarını, mahalli bilirkişilerin ise bir akrabalığının bulunmadığını, aradaki uyuşmazlığın çok küçük bir alan ile ilgili olduğunu, mahalli bilirkişilerin bu kadar yakın bir sınır uyuşmazlığını tam olarak bilebilmelerine imkan bulunmadığını, uyuşmazlığın konusunu tam ve net olarak bilebilecek olan kişilerin davacı tanıkları olduğunu, tanıklarının açık ve net olarak söz konusu sınırı fındık ağacı olarak beyan ettiklerini belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle davalılardan ... adına tapuya kayıtlı olduğu, davalılar ... ve ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin doğru olduğu, dava konusu 179 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarih itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1-b.(2) maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalılar ... ve ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle, davalı ... yönünden hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ıslah yapılmış olsa dahi, davanın 22/08/2019 tarihinde açıldığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2015/449 E. , 2017/128 K. Sayılı 25.01.2017 tarihli kararında da bu hususun belirtildiğini, davanın süresinde açıldığını belirterek ve istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 47/F maddesi gereğince düzenlen Kadastro İlanları Hakkında Yönetmelik'in "Kadastro Kanunundaki sürelerin tespiti" başlıklı 9. maddesinde "Kadastro Kanunundaki usul, kazandırıcı zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, 18/Haziran/1927 tarih ve 1086 sayılı HukukUsulü Muhakemeleri Kanununun 160-162 ncimaddeleri gereğince hesaplanır." ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 197/5.maddesi uyarınca “Dava, dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte açılmış sayılır.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
3.2.3. HMK’nın 92/2. (1086 sayılı HUMK m. 161) maddesinde, süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde sürenin biteceği, aynı Kanunun 93. maddesinde (HUMK m. 162) ise, resmî tatil günlerinin, süreye dâhil olduğu, sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 179 ada 3parsel sayılı taşınmaza ilişkin tespit tutanağının 23/07/2009 tarihinde askıya çıkarıldığı, esasen bu konuda bir uyuşmazlığın da söz konusu olmadığı, uyuşmazlığın tespit tutanağının ne zaman kesinleştiği ve Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin ne zaman dolduğu ve sonuç itibariyle eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. 1086 sayılı HUMK 159 ve devamı ve (6100 sayılı HMK 91 ve devamı) maddelerinde sürelerin ne zaman başlayıp ne zaman biteceği gösterilmiştir. Sürelerin tebliğ veya tefhimden itibaren başlayacağı belirtildikten sonra HUMK 161 (ve HMK 92) maddesinde gün olarak belirlenmiş sürenin hesabında tebliğ veya tefhim edildiği günün hesaba katılmayıp sürenin, son günün tatil saatinde biteceği, yıl olarak belirlenen sürenin ise başladığı güne karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği öngörülmüştür.
3.3.3. Somut olayda, dava konusu taşınmazların tespit tutanağı 23/07/2009 tarihinde askıya çıkarıldığına göre, Kadastro Kanunu’nun 11.maddesinde belirlenen 30 günlük askı ilan süresi 30. gün olan 22/08/2009 tarihinde mesai saati sonunda bitecektir. Ne var ki, 22/08/2009 tarihi cumartesi gününe denk geldiğinden askı ilan süresinin 24/08/2009 tarihinde mesai saati sonunda biteceği ve kadastro tutanağının da 25/08/2009 tarihinde kesinleştirilmesi gerektiği açıktır. Kadastro Müdürü itirazda bulunulmadığını gözetip 22/08/2009 tarihini atarak tutanağı onaylamış ise de, bu hususun tutanağın kesinleşme tarihini değiştirmeyeceği ve sonuca etkili olmayacağı, bu durumda onay tarihinin değil, Kanun'un belirlediği şekilde kesinleşme tarihinin kabul edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
3.3.4. Kabule göre ise, tespitin 22/08/2009 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında dahi, HMK’nın 92. maddesine göre davanın açılabileceği son tarih 22/08/2019 tarihi olmaktadır.
Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince tevzi tarihi olan 22/08/2019 tarihi değil, dava dilekçesinin havale tarihi olan 23/08/2019 tarihi dikkate alınarak karar verilmiştir. Davacı taraf davasını 22/08/2019 tarihinde süresinde açtığına göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dolmamış olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenle; davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.