Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7032 E. 2022/1388 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uygulaması sonucu oluşan sınır değişikliği nedeniyle davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddedilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 22/a uygulamasının amacına uygun olarak yapıldığı, davacıların fiili kullanım alanlarında bir değişiklik olmadığı ve farkın teknolojik ölçüm aletlerinden kaynaklandığı gözetilerek yerel mahkemenin davacıların tapu iptali ve tescil taleplerini reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarihli 2019/546 Esas 2021/374 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/02/2022 Salı günü saat 09:45'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 28251 ada 8 parsel sayılı taşınmazın (eski 352 parsel) ½ şer paylarla maliki olduklarını, bitişikte bulunan aynı ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğunu, dava konusu taşınmazı 2004 yılında 11.200 m2 olarak satın aldıklarını, satan kişinin de bu yeri mahkeme kararıyla adına tescil ettirdiğini, ancak Kadastro Kanunu 22-a maddesi uygulaması sırasında, dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazın 11.200 m2 olan yüzölçüm miktarının kendileri aleyhine 9.574,62 m2 olarak tespit gördüğünü, yani tespit sırasında 1.626,38 m2 eksik yazıldığını ve zamanında itiraz edilmediğinden dolayı yanlış tespitin bu şekilde kesinleşerek tapuya tescil edildiğini, bu eksik miktarın davalının 9 parsel sayılı taşınmazı içinde olduğunu, önceki sınırlar ve mahkeme kararı dikkate alınmadan ölçüm yapıldığını ileri sürerek, dava konusu 28251 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 1.626,38 m2’ lik kısmının tapu kaydının iptali ile kendilerine ait 8 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümüne ilave edilmesi suretiyle tapuya tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu yerde Kadastro Kanunu 22-a maddesine göre yapılan çalışmanın doğru olduğunu, yasaya uygun işlem yapıldığını, taşınmazların sınırlarına itibar edildiğini ve taşınmazların kullanım durumunun nazara alındığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN İLK KARARI

Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/05/2014 tarihli 2013/84 Esas, 2014/285 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 28251 ada 9 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve haritasında (9B) olarak gösterilen 1.625,38 metrekare yüzölçümündeki bölümün ifrazı ile 28251 ada 8 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.

2. Temyiz nedenleri

Taşınmazlar arasındaki sınırın Kadastro Kanunu 22-a maddesine göre yapılan çalışma ile oluşturulduğunu, 22-a çalışması yapılırken zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini, dava konusu parseller arasındaki sınırın da ilk yapılan kadastro tespitinden daha öncesinden beri mevcut olup, hiç değişmemiş sınırlar olduğunu, yapılan çalışmanın da bu sabit/kadim sınıra itibar edilerek yapıldığını, 22-a çalışmasının doğru olduğunu, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik olduğunu, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazlar arasındaki fiili sınırın neresi olduğunun sorulması ve ona göre fen bilirkişisinden rapor alınması gerektiğini, eksik incelemeyle karar verildiğini, tanıkların dinlenmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Bozma Kararı

Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 08/12/2014 tarihli 2014/15856 Esas, 2014/14679 Karar sayılı kararıyla; “ ...Somut olayda; çekişmeli taşınmazın tesis kadastrosu sırasında belirlenen yüzölçümü ile uygulama kadastrosu sonucu belirlenen yüzölçümü arasında farklılık bulunmaktadır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlara ilişkin ve tesis kadastrosuna ait ölçü çizelgesi, ölçü krokisi ve hesap cetveli, eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto getirtilerek dosya keşfe hazırlanmamış, mahallinde yapılan keşifte sınırlar ve nitelikleri hususunda yerel bilirkişi ve tanık beyanına başvurulmamış, alınan fen bilirkişi raporunda, davacı tarafa ait çekişmeli taşınmazın eski ve yeni yüzölçümleri arasındaki farkın nedenleri denetime elverişli şekilde açıklanmamış, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftası dahi çakıştırılmamıştır. Yukarıda açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi; bilimsel verilerle desteklenmeyen ve denetime imkan vermeyen soyut içerikli, gerekçesiz ve yetersiz fen bilirkişi rapor ve haritasına itibar edilerek de hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle dosya yukarıda açıklanan şekilde keşfe hazır hale getirilmeli ve bundan sonra mahallinde yöntemine uygun bir keşif yapılarak, uzman fen bilirkişiden yukarıda açıklanan yönteme uygun harita ve rapor düzenlemesi istenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir” gerekçesiyle bozulmuştur.

4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/05/2016 tarihli 2015/157 Esas, 2016/183 Karar sayılı kararıyla; keşif, keşifte dinlenen harita uzmanı bilirkişisinin raporu, jeoloji bilirkişisinin raporu ve hava fotoğrafı, uydu fotoğrafları dikkate alındığında 22-a çalışmasında davacı ve davalıya ait sınırların yasalara uygun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Temyiz Nedenleri

Önceki mahkeme kararlarının uygulanmadığını, eksik bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, davalıya ait 9 parselin eski ve yeni her üç sınırı da ( doğu, batı ve güney) aşağı yukarı sabit, birbirine yakın olduğunu, ancak kuzey sınırının her nasılsa davacılar aleyhine genişletildiğini, bunun sonucu olarak da davalının parselinin yüzölçümünün 1.946,48 m2 çoğaldığını, davacıların taşınmazının ise 1.625,38 m2 azaldığını, taşınmazın üç sınırı da sabit ise yasa ve içtihatlara göre sabit üç sınırdan hareketle eski yüzölçümün aynen uygulanması gerektiğini, bu yüzölçüme göre de taraflar arasındaki kuzey sınırının eski durumuna uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, önceki mahkeme kararlarına uygun hareket edilmesi gerektiğini, bozma ilamında var ise mahkeme kararlarının da delil olarak toplanması gerektiğinin belirtildiğini, önceki mahkeme kararlarının krokide uygulanmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

7. İkinci Bozma Kararı

Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 16/04/2019 tarihli 2016/12001 Esas, 2019/2769 Karar sayılı kararıyla; “... Bozma ilamında fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması, çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olacak şekilde rapor ve harita düzenlemesi gerektiği belirtilmesine rağmen temyize konu ilamın dayanağı olan fen bilirkişi raporunda yalnızca 2002, 2005 ve 2015 tarihli uydu fotoğrafları ile 2006 tarihli ortofoto esas alınarak haritalar düzenlenmiştir. Ayrıca çekişmeli taşınmazın tesis kadastrosunun 1988 yılında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı uygulama kadastrosunun ise 2010 yılında yapıldığı, bu haliyle anılan uydu fotoğraflarının 1988 yılındaki sınırları belirlemeye yeterli olamayacağı açık olmasına ve bu husus bozma ilamında belirtilmesine rağmen tesis tarihine en yakın tarihli hava fotoğraflarının getirtilmek suretiyle sınırların belirlenmesinde yararlanılması gerektiği gözden kaçırılmıştır. Hal böyle olunca, öncelikle tesis kadastrosunun yapıldığı 1988 tarihine en yakın tarihli hava fotoğraflarının getirtilerek dosya arasına konulması, daha sonra 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve yerel bilirkişiler ile birlikte mahallinde yöntemine uygun bir keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda harita ve rapor düzenlemeleri istenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuş; Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2019/3376 Esas, 2019/6956 Karar sayılı 05/11/2019 tarihli kararı ile, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

8. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/2021 tarihli 2019/546 Esas, 2021/374 Karar sayılı kararıyla; Kadastro Kanunu’nun 22-a maddesi uygulaması ile tesis kadastrosu ile belirlenen fiili kullanım alanlarında herhangi bir azalma ve artış meydana gelmediği, tapu kaydındaki metrekaresel azalmanın tesis kadastro işlemleri sırasında kullanılan aletlerin hassas ölçüm aletleri olmamasından kaynaklandığı, ancak zemindeki tesis kadastrosu ile belirlenen fiili kullanım alanı ile 22-a işlemleri ile oluşturulan yeni sınırların birbirleri ile örtüştüğü, davacıların fiili kullanım alanlarında tesis kadastrosundan sonra herhangi bir değişiklik oluşmadığı, 22-a yenileme işlemlerinin tesis kadastrosundaki fiili zemine uygun olarak yapıldığı, aradaki farkın teknolojik aletler ile ölçüm yapılıyor olmasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

9. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Temyiz Nedenleri

Önceki mahkeme karalarını nazara almayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, önceki mahkeme kararları uygulanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, yenileme kadastrosu çalışmalarında davcıların maliki olduğu dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazın 1.625,38 m2 azaltılıp davalıya ait 9 parsel sayılı taşınmazın çoğaltıldığını, davalıya ait 9 parsel sayılı taşınmazın üç sınırının da sabit olduğunu, ancak kuzey sınırının davacılar aleyhine genişletildiğini, davacıların parselinin de üç sınırının sabit olup, davalı parsel ile sınırının sabit olmadığını, taşınmazın üç sınırı da sabit ise içtihatlara göre sabit üç sınırdan hareketle eski yüzölçümün aynen uygulanması gerektiğini ve bu yüzölçüme göre de taraflar arasındaki sınırın eski durumuna uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, bozma ilamında “var ise mahkeme kararlarının da” delil olarak toplanması gerektiği belirtildiği halde önceki mahkeme kararlarının uygulatılmadığını, eksikliğin ve fazlalığın nereden kaynaklandığının, bir kişinin taşınmazında artma olurken, diğerinin taşınmazında azalma olmasının nedenlerinin bilirkişi raporlarında ortaya konulması gerekirken bu hususlara değinilmediğini, kadastro memurlarının işlemleriyle, kesinleşmiş mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

11. Gerekçe

11.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22-a maddesi uygulamasından kaynaklı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

11.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk kez 23.06.1983 tarih ve 2859 Sayılı Yasa uyarınca yenileme çalışmaları (yenileme kadastrosu) yapılmış; bu yasa ihtiyaca cevap vermeyince, 22.02.2005 tarih ve 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi ile bu madde uyarınca çıkarılan ve 29.11.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik" hükümlerine göre çalışmalar (uygulama kadastrosu) yapılmaya başlanmıştır. Uygulama (yenileme) kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosu, 3402 Sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinin istisnası olmadığı gibi, mülkiyet ihtilaflarının idari işlemle ortadan kaldırılması gibi bir amaca da sahip değildir. Bu nedenlerle, uygulama kadastrosu sırasında mülkiyet ihtilafları gündeme getirilemez ve değerlendirmeye alınmaz. Kazanılmış hakların korunması ve mülkiyet hakkının zedelenmemesi için uygulama kadastrosunun amacına ve yöntemine uygun şekilde yapılması zorunludur.

3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinde; “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir. Ancak; a) Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, b) Daha önce sadece tapu tahriri yapılan veya 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre yenileme yapılacak yerler ile 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tâbi yerlerde, Birinci fıkra hükmü uygulanmaz. İkinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az onbeş gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21 inci maddeler ile 13 üncü maddenin (B) ve 20 nci maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz. Tapulama ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin tescili yapılır. Tapuya tescil edilmiş ormanlardan, haritaları teknik mevzuata uygun olanlar aynen, diğerleri ise teknik mevzuata uygun hale getirildikten sonra tapu kütüğüne aktarılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

11.3. Değerlendirme

( IV/7. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.