"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tazminat- tenkis davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar ve asli müdahil vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince, çekişme konusu 116 ada 25 ve 118 ada 4 parsel sayılı taşınmazların davalıların mirasbırakanı adına hükmen tescil edildiği, evveliyatı tapusuz olan diğer çekişme konusu taşınmazlarda kök mirasbırakan tarafından davalıların mirasbırakanına yapılan bağışlamanın şekle tabi olmadığı, taşınmazların zilyetliğinin devrinin yeterli olduğu, asli müdahilin isteği bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği, tenkis isteğinin de TMK’nın 571. maddesi uyarınca hak düşürücü süreye uğradığı, davanın reddinin sonuç itibarıyla doğru olduğu gerekçesiyle davacılar ve asli müdahil vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat, bu da mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, kök mirasbırakanları ... ...’e ait 117 ada 2 parsel, 120 ada 9, 42, 46, 66, 123, 127, 139 parseller, 121 ada 26, 31, 79 parseller, 123 ada 5 parsel, 142 ada 47 parsel, 116 ada 25 parsel, 118 ada 4 parsel, 116 ada 42 parsel, 119 ada 12, 13 parseller, 120 ada 94 parsel, 121 ada 80 parsel, 116 ada 31 parsel, 121 ada 15 parsel ve 121 ada 50 parsel sayılı taşınmazların 2005 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davalıların mirasbırakanı ... adına senetsizden iktisap nedeniyle tespit ve tescil edildiğini, kök mirasbırakanları tarafından anılan taşınmazların muvazaalı olarak mirasçılardan mal kaçırma amacıyla gelini olan davalıların mirasbırakanına bağışlandığını öğrendiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmazsa tazminata, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, mirasbırakanları Vecihe adına oluşan tapu kayıtlarının hukuka uygun olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı kararının somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar ve asli müdahil vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince, çekişme konusu 116 ada 25 ve 118 ada 4 parsel sayılı taşınmazların davalıların mirasbırakanı adına hükmen tescil edildiği, evveliyatı tapusuz olan diğer çekişme konusu taşınmazlarda kök mirasbırakan tarafından davalıların mirasbırakanına yapılan bağışlamanın şekle tabi olmadığı, taşınmazların zilyetliğinin devrinin yeterli olduğu, asli müdahilin isteği bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği, tenkis isteğinin de TMK’nın 571. maddesi uyarınca hak düşürücü süreye uğradığı, davanın reddinin sonuç itibarıyla doğru olduğu gerekçesiyle davacılar ve asli müdahil vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 23 parça taşınmazdan 116 ada 25 ve 118 ada 4 parsel sayılı taşınmazların 18.11.2008 tarihinde kesinleşen kadastro mahkemesi kararının infazı sonucu davalıların mirasbırakanı Vecihe adına tescil edildiği, geriye kalan 21 parça taşınmazın ise 2005 yılında yapılan kadastro çalışması ile senetsizden zilyetliğe dayalı olarak davalıların mirasbırakanı Vecihe adına tespit gördüğü, bunlardan 116 ada 42, 119 ada 12 ve 13, 120 ada 94, 121 ada 80, 116 ada 31, 121 ada 15 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kadastro tespitinin itiraz edilmeksizin 2005 yılında kesinleştiği, diğer 13 parça taşınmaz yönünden ise 3. kişiler tarafından kadastro tespitine itiraz edildiği, Kadastro Mahkemesince taşınmazların tespit gibi tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 28.03.2006 tarihinde kesinleştiği, 1895 doğumlu kök mirasbırakan ... ...’in 23.04.1969 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davanın tarafları ile dava dışı mirasçılarının kaldığı, davalıların mirasbırakanı Vecihe’nin ise kök mirasbırakanın gelini (2008 yılında ölen oğlu Mustafa’nın eşi) olup 09.03.2014 tarihinde öldüğü, eldeki davanın 09.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteği yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların bu yöne değinen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacıların sair temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 s. Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17) Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır.
Öte yandan, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, mirasbırakan ... ...’in 23.04.1969 tarihinde öldüğü anlaşılmakla eldeki davada 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerektiği kuşkusuzdur.
O halde, tenkis isteğinin anılan Yasa'nın 513. maddesi uyarınca hak düşürücü süreye değil, zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve davalı tarafça zamanaşımı defi ileri sürülmediği gözetildiğinde, davacıların tenkis isteği bakımından, öncelikle tarafların bildirmiş olduğu delillerin toplanılması, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere tenkis isteğinin hak düşürücü süreden reddi doğru değildir.
Davacıların değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 01/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.