"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan dedeleri Hüseyin ...’ın 1022 ada 48 parsel sayılı taşınmazını 1977 yılında davalı çocukları ..., ... ve ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakan üzerinde de pay kaldığını, taşınmaz üzerinde 1983 yılında kat mülkiyeti kurulduğunu, davalıların alım güçleri bulunmayıp bedeller arasında fark olduğunu, mirasbırakanın gizli bağış amacını örtmek için 6 no’lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini de 2002 yılında davalı kızı ...’ya satış yoluyla devrettiğini, muris muvazaası söz konusu olduğunu ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı olan bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tazminat, bu da olmadığı takdirde saklı paylarının tenkisini istemişlerdir.
Davalılar, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı mirasbırakandan değil 3. kişi ...’tan 01.10.1970 tarihinde satın alıp mirasbırakanla birlikte bina inşaa ettiklerini, davalı ... ile ...’nın ise 1977 yılında mirasbırakandan ve davalı ...’dan bedeli karşılığında satın aldıklarını, bina inşaa edilirken banka kredisi kullanan mirasbırakanın krediyi ödeyebilmek ve başkaca yatırım yapabilmek için taşınmazı sattığını, mirasbırakanın kredi borcunu bitirdikten sonra eşiyle birlikte dava dışı 7442 parsel sayılı arsayı satın aldığını ve bu taşınmazın halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğunu, dava dışı 7442 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapılan binanın yüklenici tarafından ayıplı teslim edilmesi nedeniyle mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki 6 no’lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini 2002 yılında davalı kızı ...’ya satmak zorunda kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine Dairece; “..Somut olaya gelince, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığı, bedeller arasında fahiş fark olduğu, satış bedelinin ödendiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle mirasbırakandan davalılara geçen ½ pay yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın asıl amaç ve iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmasının önem arz ettiği, böylesi bir iddianın ileri sürülmesi halinde ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının mirasbırakan tarafından yapılan temlikle ilgili bilgilerinin bulunmadığı, mirasbırakanın 1996 yılında ölen oğlu Şemsettin’den veya bu oğlundan olma davacı torunlarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, üstelik davacıların annesi olan ve davacı tanığı olarak dinlenen Lütfiye’nin, davacıların babası Şemsettin ile mirasbırakanın arasının diğer çocuklarla aynı olduğunu ifade ettiği, salt bedeller arasındaki farkın da muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, bozma ilamına uyulmasına, İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2018 tarihli ve 2014/608 Esas, 2018/246 Karar sayılı kararına yönelik davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairece “… Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre bundan sonra mahkemece yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/608 Esas, 2018/246 Karar sayılı 10.05.2018 tarihli kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2018/1532 Esas, 2019/702 Karar sayılı 09.05.2019 tarihli kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere istinaf isteminin reddi şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Hâl böyle olunca, bozma ilamına göre, HMK'nın 297. maddesine aykırı olmayacak biçimde davanın reddi yönünde yeni bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, bozma ilamına uyulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA,davacılardan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 06/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.