"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; mirasbırakanın mal kaçırma amacının TMK’nin 6. ve HMK’nin 190. maddeleri uyarınca kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin olarak yeniden verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
- KARAR -
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan anneleri ...'ın maliki olduğu eski 1537 parsel yeni 313 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no'lu bağımsız bölümü davalı kızı ...’e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, süresi içinde cevap dilekçesi sunmamış,aşamalarda, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; mirasbırakanın mal kaçırma amacının TMK’nin 6. ve HMK’nin 190. maddeleri uyarınca kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine yeniden karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan delilerden; 1946 doğumlu mirasbırakan ...'ın 28/04/2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak evlilik dışı davacı kızı ... ve davalı kızı ...'i bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 1 no'lu bağımsız bölümün tamamını 27/05/2015 tarihinde davalı kızı ...'e satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmıştır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dinlenen davacı tanık beyanlarına ve tüm dosya içeriğine göre, mirasbırakan ile davacının arasının iyi olmadığı, davalıya gerçek satışı gösteren delil bulunmadığı, mirasbırakan ...'nin kıymetli olan tek mal varlığını evlilik dışı çocuğu olan davacı ...'dan mal kaçırma amacıyla evlilik içi çocuğu davalı ...'e temlik ettiği, çekişmeli temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 25/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.