Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7241 E. 2022/2118 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı adına tespit edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve Hazine adına tesciline ilişkin istem.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, taşınmazın daha önce tapulu olduğunu ve bu tapuya dayandığını ileri sürmesine rağmen, mahkemelerin bu tapu kayıtlarını yeni delil olarak değerlendirip incelememesi doğru görülmeyerek, davalının dayandığı tapu kayıtlarının tesisi ve hukuki geçerliliğinin araştırılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 29/04/2021 tarihli, 2019/2025 Esas ve 2021/586 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle, yapılan kadastro çalışmalarında 7101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit gördüğünü, ancak taşınmaza malik sıfatı ile zilyet olunmadığını, kullanım olmadığını, taşınmazın hali arazi niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle, taşınmazın 30 yılı aşkın süredir tasarruf ve zilyetliğinde olduğunu, dava konusu yerin ... ...’ye ait tapu kaydı sınırları içerisinde bir yer olduğunu ve mirasçıların aralarında yaptıkları taksim sonucu ... Öksüz’e bırakıldığını, bedeli ödenerek ...’dan bu yerin satın alındığını, taşınmazın 100 yıldan uzun zamandır özel mülkiyete konu olduğunu, dava konusu taşınmazın etrafındaki yerler için Hazinenin açtığı davaların aleyhine sonuçlandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III.    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın  üzerinde zirai faaliyet yapılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve halen işlenmemiş hali arazi niteliğinde olduğu ve taşınmazın davalı adına yapılan tespitinin yanlış olduğu ve taşınmaz üzerinde zilyet olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın davalı adına 2011 yılında yapılan kadastro çalışmasında tespit edildiğini, taşınmazın 30 yılı aşkın süredir davalı kullanımında olduğu ve ... ...'ye ait tapu kapsamında olduğunu, sundukları tapu kaydı ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadığını, Mahkeme tarafından tapu kaydı ile ilgili yaptıkları ıslahın yok sayıldığını, açıklanan ve resen ele alınacak nedenlerle Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 29/04/2021 tarihli ve 2019/2025 Esas - 2021/586 Karar sayılı ilamı ile; çekişme konusu 7101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 2011 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında senetsizden 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddelerine göre davalı adına tespit gördüğü, ancak keşifte uygulanan 1985 ve 1999 yılı hava fotoğraflarına göre taşınmazda tarımsal faaliyet olmadığı, hali arazi niteliğinde olduğu, imar ihya yapılmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça taşınmazı kapsadığı ileri sürülen tapu kaydı bilgilerinin cevap dilekçesi ile delil listesinde gösterilmediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazın kesinleşen kadastro tespiti ile adına tescil edildiğini, taşınmazı 30 yıldan uzun süredir aralıksız ve davasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin davayı sadece olağanüstü zamanaşımı ile ilgili olarak incelediğini, ancak dava konusu taşınmazın kök tapusu bulunduğunu ve bunun Mahkemece incelenmediğini, ayrıca olağanüstü zamanaşımı ile kazanım şartlarının da oluştuğunu, taşınmazın kök tapusunun cevap dilekçesinin ıslahı ile birlikte davaya sunulduğunu, ıslaha rağmen süresinde delil sunulmadığı gerekçesiyle tapunun dikkate alınmadığını, tapu kütüğüne kayıtlı taşınmazın kendisi tarafından satın alındığını, mahkemenin taşınmazın son yıllarda kullanılmadığı gerekçesinin delile dayanmadığı gibi geriye doğru 20 yıllık sürede taşınmazın kullanıldığının sabit olduğunu, diğer kök tapu ile diğerlerinin de taşınmazlarının adlarına tescil edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, " Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden, dava konusu 7101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın senetsizden 09/11/2010 tarihinde 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddeleri uyarınca davalı adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 21/01/2011 tarihinde kesinleştiği ve davalı adına tapuya tescil edildiği, davalının cevap dilekçesinde tapu kayıtlarına dayandığı ve dilekçe içerisinde de dava konusu yerin ... ...’ye ait tapu kaydı sınırları içerisinde bir yer olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, davalının taşınmazın öncesinde tapulu olduğunu savunduğu, cevap dilekçesinde tapu kayıtlarına dayandığı ve dilekçe içerisinde de dava konusu yerin ... ...’ye ait tapu kaydı sınırları içerisinde bir yer olduğunu belirttiği gözetildiğinde tapu kayıtlarının sunulmasının yeni delil sunma niteliğinde olmamasına rağmen İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan tapu kayıtlarının yeni delil olarak kabul edilip dikkate alınmaması doğru olmamıştır.

3.2.3. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince öncelikle davalının dayanmış olduğu tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte yeniden yerel Tapu Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Arşiv Dairesi Başkanlığından getirtilip, usulünce tercüme ettirilmesi, tapunun kadastro sırasında başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin tespit edilmesi, revizyon görmüş ise ilgili parsellere ait tutanakların getirtilmesi, mahallinde yeniden keşif yapılması ve getirtilen tapu kayıtlarının uygulanması suretiyle 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-c maddesi gereğince dayanılan tapuların hukuki geçerliliğini koruyup korumadığının değerlendirilmesi, davalının dava konusu taşınmazı tapu maliklerinden aldığı yönündeki iddialarına yönelik delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.