Logo

1. Hukuk Dairesi2021/728 E. 2022/460 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz devrinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmazlarını devretmek için haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, gelir durumunun iyi olduğu, sağlık giderlerini karşılayabilecek durumda olduğu ve çocukların ebeveynleri ile ilgilenmelerinin evlatlık görevinin gereği olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 28/12/2020 tarihli 2019/2019 Esas 2020/1442 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’in maliki olduğu 24 parsel sayılı taşınmazdaki D-Blok 16 nolu bağımsız bölümü davalı kızı ...’a, 18 parsel sayılı taşınmazdaki C-Blok 20 nolu bağımsız bölümü ise davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline , olmadığı takdirde tenkise ve haksız kullanım nedeniyle 5 yıllık ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakan tarafından ...’e yapılan devrin gerçek satış olduğunu, davacının bu durumu en başından beri bildiğini, mirasbırakanın son dönemlerinde kanser hastası olduğunu, bu dönemde mirasbırakanın tüm tedavi giderlerinin davalı ... tarafından karşılanması nedeniyle mirasbırakan tarafından 20 nolu bağımsız bölümün ...’a devredildiğini, mirasbırakanın temlik dışı araçları, taşınmazları ve bankada mevduatının olduğunu, davacının bunlardan miras payını aldığını, ...’a devredilen taşınmazın kira bedelini tarafların annesinin aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın bankada mevduatı olup, tedavi giderlerini ödeme gücü bulunduğu, ...’a yapılan temlikteki amacın mirasçılardan mal kaçırma olduğu, davalı ...’e yapılan temlikin ise gerçek satış olduğu gerekçesiyle davalı ... yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1.Davacı istinaf itirazlarında özetle

Davalı ...’in asgari ücretle çalışmakta olup, taşınmazı satın alma gücü olmadığını, davalı tanıklarının davalı ...’in düğünü ve oğlunun sünnet düğününde takılan takılar ile taşınmazın alındığı yöndeki beyanlarının doğru olmayıp, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,mirasbırakanın maddi imkanlarının iyi olup,hiç bir zaman yardıma ihtiyacının olmadığını,mirasbırakanın emekli maaşı,bankada parası ve kira gelirlerinin bulunduğunu,mirasbırakanın ameliyat masraflarının davalı ... tarafından karşılanmadığını,mirasbırakanın paydaşı olduğu arsanın satıldığını, elde edilen gelir ile de ameliyat masraflarının karşılandığını, davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.2.Davalı ... istinaf itirazlarında özetle

Mirasbırakan babasının tedavi masraflarının kendisi tarafından karşılandığını,murisin maddi durumunun iyi olup olmamasının bir önemi olmadığını,mahkemece tanık olarak dinlenen anneleri Melek’in beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini,davalı tanıklarının da temlikin mirasbırakanın tedavi giderlerini karşılaması nedeniyle yapıldığını beyan ettiklerini, bilirkişilerce taşınmazın değerinin çok yüksek hesaplandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 28/12/2020 tarihli ve 2019/2019 Esas 2020/1442 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın taşınmazlarını satması için haklı ve makul bir nedeni bulunmadığı, gelir durumunun iyi olup,sağlık giderlerini karşılamaya yeterli olduğu,sosyal güvencesinin bulunduğu,çocukların ebeveynleri ile ilgilenmesinin evlatlık görevinin gereği olduğu,davalıların her ikisine yapılan temlikin de bedelsiz ve muvazaalı olduğu,mirasbırakanın her iki temlikte de iradesinin mal kaçırma yönünde olduğu gerekçesiyle davalı ...’ın istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Mirasbırakanın maddi durumunun iyi olmasının satış yapmasına bir engel teşkil etmeyeceğini,mirasbırakanın pankreas kanseri olduğu için hastane işleri ile ilgilenemeyeceği için ... tarafından bu işlemlerle ilgilenilip, tedavi giderlerinin ödendiğini, ... tarafından tedavi giderlerinin ödenmesinin murisin maddi gücü ile bir ilgisinin olmadığını,murise ait tüm tedavi giderlerinin davalı ... tarafından karşılandığını, temlikin ...’ın maddi ve manevi desteği nedeniyle yapıldığını,mirasbırakanın ölümü ile iki adet araç, bankada 95.000,00 TL ve Çatalca ilçesinde hisseli taşınmazları kaldığını, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak olsaydı bunları da devredeceğini, ...’a yapılan temlikin minnet duygusu ile yapıldığını,davalı ... ‘e yapılan temlikin ise gerçek satış olduğunu, ...’in düğününde takılan takılar ile oğlunun doğum ve sünnetinde takılan takıları bozdurarak satış bedelini ödediğini, tarafların annesi Melek’in beyanlarında bu durumu belirttiğini, her iki temlikte de amacın mal kaçırmak olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, ecrimisil ve olmadığı takdirde tenkis istemlerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

3.2.2. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.3. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21.133,41 TL bakiye onama harcının 7.044,47 TL’sinin davalı ...’den, 14.088,94 TL bakiye onama harcının da davalı ...’den alınmasına, 20/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.