Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7309 E. 2022/1944 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını eşi ve oğluna satış yoluyla yaptığı temliklerin muvazaalı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tüm malvarlığını eşi ve oğluna devrettiği, diğer mirasçıya herhangi bir mal bırakmadığı ve satış bedellerinin ödendiğine dair delil bulunmadığı gözetilerek, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilerek istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen karar asıl davada davacılar vekili ve duruşma istekli olarak birleştirilen davada davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl davada davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden birleştirilen davada davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar ... ve ..., mirasbırakan babaları ...'nun 316 ada 8 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm, 249 ada 6 parsel 9 no.lu bağımsız bölüm ve 635 ada 68 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümleri eşi olan davalı eşi ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

Birleştirilen davada davacı ...; mirasbırakan eşi ...'nun 4069, 4070 ve 4071 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı ..., mirasbırakanın sağlığında mirasçıları arasında mallarını paylaştırdığını, davacılara da taşınmazlar verdiğini, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davalı ..., dava konusu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, ayrıca mirasbırakan babasının tüm bakım ve tedavi masraflarını karşıladığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmadığı, satış bedelinin ödendiği savunmasının da kanıtlanamadığı, temliklerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili ve birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Asıl davada davalı ... vekili, asıl davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, temlikin muvazaalı olmadığını, mirasbırakanın davacılara da taşınmazlar verdiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

Birleşen davada davalı ... vekili, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 08/06/2021 tarihli ve 2021/131 E., 2021/934 K. sayılı kararıyla; asıl dava yönünden, yatalak olan mirasbırakana ölünceye kadar davalı eşi ...’in baktığı, mirasbırakanın mal kaçırmak amacıyla değil, minnet duygusuyla hareket ettiği, temliklerin muvazaalı olmadığı; birleştirilen dava yönünden ise, mirasbırakanın davacı eşine de asıl davaya konu taşınmazlarını devrettiği, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davada davalı ... vekilinin ve birleştirilen davada davalı ... vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince hüküm ortadan kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar vekili ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Asıl davada davacılar ... v.d. vekili, yalnızca asıl dava yönünden temyiz yoluna başvurduklarını, birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince davalının mirasbırakanın bakım ve ihtiyaçları karşıladığı, minnet duygusuyla temliklerin gerçekleştirildiği gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, mirasbırakanın 3 adet taşınmazını mal kaçırma kastıyla davalı eşine devrettiğini, ayrıca davalının satış bedellerini ödediğine ilişkin hiçbir delil sunamadığını, mirasbırakanın tüm mirasçıları arasında paylaştırma da yapmadığını, davacı kızı ...'a hiçbir devir yapmadığını, asıl davada muvazaa iddiasının ispatlandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

Birleştirilen davada davacı ... vekili; asıl davanın reddedilmesinin doğru olduğunu hükmün bu yönden onanmasını istediklerini, birleştirilen davanın reddedilmesinin ise usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakan birçok sağlık problemi yaşadığını, bu dönemde davalı çocukları ... ve ...'un mirasbırakana madden ve manen hiçbir yardımda bulunmadıkları, mirasbırakanın tüm bakımının davacı eşi tarafından yapıldığını, davalı ...'a temlik edilen taşınmazların devrinin muvazaalı olduğunu, davalının karşılığında satış bedeli ödemediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1935 doğumlu mirasbırakan ...’nun 03.08.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak çocukları olan asıl davada davacılar ... ve ... (birleştirilen davada davalı) ile asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı eşi ...’in (... ve ...’ın öz annesi) kaldığı, mirasbırakanın asıl davada dava konusu 316 ada 8 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümü ve 249 ada 6 parseldeki 9 nolu bağımsız bölümü 08.10.2013 tarihli aynı akitle, 635 ada 68 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü ise 24.10.2013 tarihli akitle davalı eşi ...’e satış suretiyle temlik ettiği; mirasbırakanın birleştirilen davada dava konusu 4069, 4070 ve 4071 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını 05.10.2009 tarihli aynı akitle davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olaya gelince, mirasbırakanın tüm malvarlığını oluşturan dava konusu taşınmazların tamamını oğlu ... ve eşi ...’e karşılıksız olarak devrettiği, davacı kızı ...’a yaptığı herhangi bir temlik bulunmadığı, mirasbırakanın başka malvarlığının da olmadığı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamıyla mirasbırakanın temliklerdeki gerçek irade ve amacının mal kaçırmak olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; asıl davada davacılar ... v.d. vekilinin ve birleştirilen davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 3.815.00 TL duruşma vekalet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 10/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.