Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7347 E. 2022/2321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdi ile yaptığı temlikin ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedeniyle iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara uygun olarak, mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olması ve muris muvazaasına dair iddianın ispatlanamaması gözetilerek, tapu iptali ve tescil talebinin reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25/03/2021 tarihli ve 2018/199 E., 2021/196 K. sayılı karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı..... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili ve diğerleri gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Davacı asıl davada, mirasbırakanı ...’in maliki olduğu 9029 parsel sayılı taşınmazdaki 40/252 payını, hukuki ehliyeti olmadığı bir dönemde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...’e temlik ettiğini, ...’ın da anılan taşınmazı ...’a satış suretiyle devrettiğini, temliklerin geçerli olmadığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... adına, 25/10/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile mirasbırakanın mirasçıları adına tescilini istemiştir.

1.2. Davacı birleştirilen davada, dava konusu taşınmazın ... tarafından davalı ...’a ve ondan da diğer davalılar ... ile ... Turizm Unlu Mam. Gıda İnş. San. Tic. Ltd. Şirketine devredilmesinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... adına, 25/10/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile mirasbırakanın mirasçıları adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakan ile aralarındaki ölünceye kadar bakma akdinin geçerli olduğunu, akit tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunduğunu, tapu kayıt maliki olmayıp taşınmazı devrettiğini, yaptığı temlikin de gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.

1.2. Asıl davada ..., davaya cevap vermemiştir.

1.3. Birleştirilen davada davalı ..., davanın kişiler arasında akdedilen bir sözleşmeden kaynaklandığını, Tapu İdaresine husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.

1.4. Birleştirilen davada davalı ... Turizm Ltd. Şirketi vekili, taraflar arasındaki uyuşmazlığın müvekkili şirketi ilgilendirmediğini, çekişmeli taşınmazı iyi niyetli olarak tapu kayıt malikinden aldıklarını bildirip, davanın reddini savunmuştur.

1.5. Birleştirilen davada davalı ..., çekişmeli taşınmazı iyi niyetli olarak edindiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığı bilmediğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

1.6. Birleştirilen davada davalı ..., dava ile bir ilgisinin bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN KARARI

Mahkemece, asıl dava yönünden HUMK’nun 409. maddesi uyarınca harç ikmal edilmeden davaya devam edilemeyeceği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin verilen karar, Dairece; “...Hal böyle olunca, öncelikle davacının adli yardım isteği yönünden bir karar verildikten sonra Türk Medeni Kanununun 640. maddesi koşullarının yerine getirilmesi ayrıca 2008/9 Esas sayılı Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası ile eldeki dava arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gözetilerek, birlikte değerlendirmek üzere dosyaların birleştirilmesi, yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde ehliyetsizlik iddiası yönünden daha sonra 2. el konumundaki kayıt maliki yönünden tüm taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; birleştirilen dava yönünden HUMK’nun 409. maddesi uyarınca harç ikmal edilmeden davaya devam edilemeyeceği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin verilen karar, Dairece; “...Hal böyle olunca, öncelikle davacının adli yardım isteği yönünden bir karar verildikten sonra eldeki dava dosyasının Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/798 Esas sayılı dava dosyası ile fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gözetilerek birlikte değerlendirilmek üzere dosyaların birleştirilmesi, ondan sonra Türk Medeni Kanunun 640. maddesi koşullarının yerine getirilerek davada dayanılan iddialar yönünden hükme yeterli bir araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyulup, anılan dosyaların birleştirilmesine karar verilerek yapılan yargılama neticesinde; Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/2015 tarihli ve 2011/772 Esas 2015/468 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...’in işlem tarihinde ehliyetli olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen kararı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı temyiz etmiştir.

2. Bozma Kararı

Dairenin 07/03/2017 tarihli ve 2016/11744 Esas 2017/1098 Karar sayılı kararıyla; “...Dosya içeriğinden, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 24/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda muris ...’in çekişme konusu taşınmazı devrettiği ölünceye kadar bakım akdinin yapıldığı 29/08/1997 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun saptandığı anlaşılmakla anılan bilirkişi raporuna itibar edilerek ehliyetsizlik hukuksal nedeni yönünden davanın reddi doğrudur. Ancak, asıl ve birleştirilen davalardaki dava dilekçelerinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davacının muris muvazaası hukuksal nedenine de dayandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece muris muvazaası hukuksal nedeni yönünden bir araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca, muris muvazaası hukuksal nedeni yönünden gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, taraf delillerinin toplanması, miras bırakanın temlikteki gerçek iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak nitelikte ortaya konması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle (III.) paragrafta yer verilen karar bozulmuş; Dairenin 10/05/2018 tarihli ve 2017/4206 Esas 2018/10075 Karar sayılı kararıyla davalı ... Müdürlüğünün karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, diğer mirasçı... vasisi ... davaya katılarak davanın kabulünü istemiş; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/03/2021 tarihli 2018/199 Esas 2021/196 Karar sayılı kararıyla; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali için mirasbırakan tarafından daha önce açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilip, derecattan geçerek kesinleştiği, mirasbırakan ile davacı eşi arasında bir takım boşanma, nafaka ve ceza davaları bulunduğu, eldeki davanın ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olarak tapu iptali ile terekeye döndürülme isteğiyle açıldığı; mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı, mirasbırakanın diğer mirasçısı Atilla’nın vasisinin yargılamaya katılıp davaya muvafakat ettiği, bozma sonrası yeniden dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, ölünceye kadar bakma aktinin mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanamadığı, mirasbırakanın bakıma muhtaç olduğu ve davacı eşiyle aralarında birtakım davalar bulunduğu sabit olup, bakım amacına yönelik olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerektiği, davalı Noterlik ile davalı ... yönünden davanın husumet yönünden, diğer davalılar yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Bozma kararına uyulduğu halde gerekli incelemenin yapılmadığını, mirasbırakanın başkaca mal varlığı olup olmadığı, temlikin makul sınırda kalıp kalmadığının incelenmediğini, davalının bakım görevini yerine getirmemesi nedeniyle mirasbırakanın dava açtığını, ancak davalının tehdidi ve hilesi sonucu davasından vazgeçtiğini, mirasbırakanın bu yönde bir dava açmasının muvazaayı gösterdiğini, davacı tanık beyanlarıyla iddianın ispatlandığını, mirasbırakanın defin ve cenaze giderlerinin kendisi tarafından karşılandığını, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akti yaptığı dönemde kendisiyle evli olduğunu, eşine olan sevgi ve bağlılığı konusunda mirasbırakanın mektubu bulunduğunu, bakım borçlusunun, mirasbırakanı bakıp gözeteceğine inandırarak işlem yaptırdığını, davalı bakım borçlusu... ...’in de taşınmazı 3. Kişilere muvazaalı olarak devrettiğini, davalı ...’ın

mirasbırakana bakıp gözetecek durumda da olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve ölünceye kadar bakma aktinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanun'un “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi," fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanunu'nun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı kararı)

Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. HMK'nın 282. (HUMK'un 286.) maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanun'un 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

6.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

6.2.3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

7.3. Değerlendirme

Kararın (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (IV./3.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davada davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.