"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret - Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun davalı yönünden esastan reddine, davacı yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I .DAVA
Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyü Köyiçi Orta Mahalle mevkiinde kain 103 ada 21 parselle ilgili olarak ... Kadastro Mahkemesi’nin 2013/382 Esas sayılı davası sonunda taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verildiğini, ancak hatalı sınır belirlendiğini, 103 ada 19 parselde de davacının 20 yılı aşkın süredir kullanımının olduğunu, davalı Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacının kullandığı kısım yönünden davalı Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına kayıtlı 103 ada 21 parsele eklenerek tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile nizalı taşınmazın 20/02/2013 tarihinde kadastro tespitinde içinde ev olan tarla vasfıyla davalı Hazine adına tescil edildiği, taşınmazdaki evin ...'e ait olduğu şerhi düşüldüğü, davacı tarafından komşu 103 ada 21 parsele ilişkin tespitine itiraz davasında ... Kadastro Mahkemesinin 2013/382 Esas sayılı dosyasında davanın kabulüne karar verildiği ve 21 parselin davacı adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, yapılan incelemede dava dışı komşu 21 parsel ile dava konusu 19 parselin bir kısmının davacı tarafından ev ve bahçe olarak bir bütün şeklinde kullanıldığı, tapuda şerhli olarak belirtilmiş olan ...'e ait evin dava konusu alan içinde kalmadığı, nizalı alanda imar-ihyanın 1991 yılında tamamlandığı ve davacının tespit tarihine kadar 22 yıl malik sıfatıyla zilyetlik sürdürdüğü, zilyetlikle kazanım şartların oluştuğu gerekçesiyle ve bilirkişi raporunda belirtilen dava konusu taşınmazın 249,81 m2 lik kısmın ifrazının mümkün olmadığı belirtildiğinden bu alanın isabet ettiği pay oranı üzerinden davanın kabulü ile nizalı 103 ada 19 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının 24981/158805 payının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili; nizalı taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, imar-ihya araştırmasının doğru yapılmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının taraflı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla; kadastro çalışmalarına 2013 yılında başlandığını, bu tarihte henüz 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu'nun yürürlüğe girmediğini, kadastro çalışmalarının başladığı tarihteki yürürlükte bulunan yasaların dikkate davaya konu 249,81 m2'lik kısmın ifrazı ile davacı adına hükmen tescil edilen 103 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenerek karar verilmesi gerekirken pay verilmesi kararının yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 103 ada 19 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde gösterilen ...'e ait evin, dava konusu edilen bölüm üzerinde kalmaması karşısında, lehine muhdesat şerhi verilen ...mirasçılarının davaya dahil edilmemesinde isabetsizlik görülmediği, davalı Hazineye ait 103 ada 19 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan 249,81 m2'lik bölüm yönünden davacı lehine 3402 sayılı yasanın 14. ve 17. maddelerinde düzenlenen olan olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı ancak, dava konusu edilen taşınmaz bölümünün hukuki durumunun kadastro tespit günü itibariyle değerlendirilmesinin gerektiği, ifraz engeli olarak bildirilen 6537 sayılı yasanın 2013 yılında yapılan kadastro tespitinden sonra 15/05/2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil davalarında taşınmazların sınırlarının ve hukuki durumlarının kadastro tespit günü itibariyle geçerli şekli ve o tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiği, nizalı 103 ada 19 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile dava konusu edilen 249,81 m2'lik taşınmaz bölümünün, 103 ada 19 sayılı Hazine parselinden ifrazı ile, davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilgili kararın kaldırılmasına, davanın kabulü ile nizalı 103 ada 19 parsel sayılı taşınmazın 249,81 m2'lik kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile 103 ada 19 parselden ifraz edilerek, adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle bahçe vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmının davalı Hazine üzerinde bırakılmasına, davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.