Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7476 E. 2023/2409 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından kadastro çalışmaları sırasında adına tescil edilmesi gereken taşınmazın davalı belediye adına tescil edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında kazanılmış hak iddiasının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporu ve keşif esnasında çekilen fotoğraflar ile davacının çekişmeli taşınmazda yirmi yıllık zilyetliğinin bulunmadığı, kazanım şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... Köyü'nde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 127 ada 4 parsel sayılı taşınmazın adına tescil edilmesi gerekirken davalı belediye adına tescil edildiğini, taşınmazın taksim neticesinde kendisine kaldığını, eklemeli zilyetliğinin 90 yıldır devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Belediye, davanın yasal süreler içerisinde açılmadığını, davacının iddiasını ispatlaması, ilgili araştırmaların yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanıklar ve mahalli bilirkişilerin imar ihyanın tarihi ve zilyetliğin süresi konusunda somut olaylara dayalı beyanlarda bulunmadıkları, bir kısım mahalli bilirkişi ve tanıklar davacının dava konusu taşınmaz üzerinde en az 20 yıldır zilyet olduğu yönünde beyanda bulunmuş olsa da, beyanların çelişkili olduğu, kanunda aranan dava konusu taşınmaz üzerindeki en az 20 yıllık zilyetlik süresinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanamadığı, bilirkişi raporlarının usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu, kazandırıcı zamanaşımı ile edinilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunu ve babasından kaldığını, bilirkişi raporlarında davacı aleyhine bir husus bulunmadığını, davalı belediyenin taşınmazın zilyedi olmadığının kesinlik kazandığını, hiç bir somut delile dayanmadan, soyut ifadelerle davanın reddine karar verildiğini, tespit ve mahalli bilirkişilerin, tanıkların taşınmazın davacıya, davacıdan önce babasına, ondan önce de dedesine ait olduğunu beyan ettiklerini, bu şekilde zilyetliğin süresini de ifade ettiklerini, beyanlar arasında çelişki bulunmadığını

bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile teknik bilirkişi raporlarının ve zemindeki hali hazır durumun, taşınmazın tarla olarak kullanıldığına dair yerel bilirkişi beyanlarıyla uyumlu olmadığı ve teknik raporlar karşısında beyanlara itibar edilmesinin mümkün olmadığı, ziraatçı bilirkişi raporu ve keşif esnasında çekilen UYAP ortamında mevcut renkli fotoğraflar birlikte değerlendirildiğinde, davacının çekişmeli taşınmazda kazanımı sağlayacak bir zilyetliğinin bulunmadığı, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporu karşısında, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına da itibar edilmesi mümkün olmadığı, kazanım şartlarının gerçekleşmediği, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, ziraat bilirkişi raporunu davacı aleyhine yorumlamanın hukuka aykırı olduğunu, davalı belediyenin taşınmazı kullandığına dair hiç bir delil bulunmadığını, kadastro çalışmaları sırasında hata yapıldığını, keşif, tanık ve bilirkişi raporları ile dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunun kesinlik kazandığını, davalının keşifte bulunmadığını, taşınmazın hangi amaçla ve ne zamandır kullanıldığını da belirtmediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun;

14/1. maddesi şöyledir;

"Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

17/1. maddesi şöyledir;

"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.