Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7479 E. 2022/2306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıf arazisi üzerinde tapu iptali ve tescil talepli birleştirilmiş davada, taşınmazın mülkiyetinin vakfa iadesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın maliklerinden birinin mirasçılarının olup olmadığının ve gaiplik durumunun yeterince araştırılmadığı, dolayısıyla Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca mülkiyetin vakfa geçmesi için gerekli koşulların oluşup oluşmadığının tam olarak tespit edilemediği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen, tapu iptali ve tescil istekli davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

1.1. Asıl davada davacılar, 1138 ada 26 parsel sayılı taşınmazda davalılardan ... ve ... adlarına kayıtlı bulunan payların 743 sayılı TKM.nın 639/2. maddesi gereğince tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi nedeniyle iptali ile 1/5’er pay oranında adlarına tapuya kayıt ve tescilini istemişlerdir.

1.2. Birleştirilen davada davacı, dava konusu taşınmazın 7/16 hissesinin kaydında kayyum şerhi bulunduğunu, kayyumla idare süresinin 10 yılı geçtiğini, 5737 sayılı V.K.'nın 17. maddesi gereğince tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri kaybolmaları terk veya mübadil gibi duruma düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyetinin vakfı adına tescil edilmesi gerektiğini bu itibarla kayyımlık şerhinin kaldırılarak mutasarrıfların gaipliğine, taşınmazın toplam 7/16 hissesinin vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davaya katılması sağlanan davalı Hazine vekili, taraflar arasında daha önce açılan birden fazla dava bulunduğunu, kesin hüküm teşkil ettiğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı ...’e tayin edilen kayyum vekili, davalıların kim olduğunun belli olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi, açılan davanın yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08/12/2009 tarihli ve 2007/342 E. 2009/379 K. sayılı kararıyla; davalı ...’nin mirasçılarının bulunduğu, hakkında alınmış gaiplik kararı bulunmadığı, kim olduğu bilinmeyen kişi de olmadığı, tapulu yerlerin haricen satın alınamayacağı gerekçesiyle ...’ye karşı açılan davanın reddine, ...’e karşı açılan davanın ise kabulüne, bu hissenin istek gibi davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kayyum, Hazine ve davacılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.06.2010 tarihli ve 2010/1996 E., 2010/3295 K. sayılı kararıyla; “...tapuda kayıtlı taşınmazlar hakkında açılan davalarda, kural olarak, dava kayıt malikine yöneltilerek açılır, kayıt maliki ölmüş ise alınacak veraset belgesinde bulunan mirasçılarına yöneltilmesi gerekir. Somut olayda, davalı gösterilen ...’ün sağ olup olmadığı bilinmediği gibi ölü olup olmadığı da dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmamaktadır. Bu yönde Mahkemece araştırma yapılması ve sağlıklı bir sonuca ulaşıp davada taraf teşkilinin sağlanması gerekirken ...’e kayyum tayin edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması yoluna gidilmesi ve davanın bu haliyle yürütülmesi de az önce yapılan açıklamalara, usul ve kanuna aykırıdır. Hazinenin TMK.nın 501. maddesi gereğince son mirasçı sıfatıyla davaya katılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kabul şekline göre de, kayıt maliki olmayan davalı Belediyeye karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmemiş olması yerinde değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 31/01/2021 tarihli ve 2011/66 E., 2021/79 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın Merhume Mihriban Hatun ve Yel Değirmeni Camii Meşruta Vakfı adına kadastro tutanağında beyan bulunduğu, ... yönünden açılan davanın mirasçılarının tespit edilmesi nedeniyle bozmadan önceki hüküm ile birlikte reddine karar verildiği, her ne kadar davacılar ... yönünden de bu şahsın payının iptali ile adlarına tescilini talep etmiş iseler de; mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen vakıf bilirkişisi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Vakıflar Kanunu 17. maddesi uyarınca lehine tasarruf ve kayıt bulunan kişinin ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ve mirasçılarının olmaması halinde taşınmazın aslı olan vakfa intikal edeceğinin belirtildiği, dava konusu taşınmazın da bu nitelikte olduğu, ... Kızı ...'ün gaip olduğu ve mirasçısının bulunmadığı, Vakıflar Kanunu 17. maddesi uyarınca taşınmazın aslı olan vakfına geri dönmesi gerektiği gerekçesiyle birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar vekili, davalılar Hazine ve Kayyum vekilleri ayrı ayrı temyiz başvurusunda bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacılar vekili, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçerli olduğu dönemde vakıf mallarının olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile edinilmesinün mümkün olduğunu, müvekkilinin 60 yılı aşkın süredir kesintisiz olarak zilyetliği bulunduğunu, yanı sıra vakıf senedinin dosyaya sunulmamış olması nedeni ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün taleplerinin reddi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı Hazine vekili, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

5.3. Davalı Kayyum vekili, asıl davada kayyum yönünden de davanın reddi gerektiğini ve kayyum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, birleştirilen dava yönünden tapu kaydında herhangi bir vakıf şerhi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada TMK.nın 713/2. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Birleştirilen dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi gereği tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 Sayılı TMK’nun 713/2.maddesinde; Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…) (1) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

6.2.2. 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”,

6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesinde, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”,

6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 33. maddesinde, "Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır.",

6.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 35. maddesinde, “İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.” hükümlerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Asıl dava, TMK’nın 713/2 gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine, birleştirilen dava Vakıflar Kanunu 17. maddesi gereği tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

6.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak asıl davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE,

6.3.3. Birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede; dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve dayanak kayıt incelendiğinde, 4/16 payının ... kızı ...’e, 3/16 payının ... oğlu ... ...’a, 3/16 payının ... oğlu ... ...’ye, 3/16 payının ... kızı ...’ye, 3/16 payının ... kızı ...’e ait olduğu, tapu kaydındaki şerh incelendiğinde ise malik ...’ün ...’in eşi, diğer maliklerin ise ...’in çocukları olduğu anlaşılmaktadır. ...’in mirasçıları bulunduğuna göre aynı mirasçıların ...’ün mirasçıları olma ihtimali de vardır.

6.3.4. Hal böyle olunca; ...’ün kim olduğu, diğer maliklerle akrabalık derecesi ayrıntılı şekilde araştırıldıktan sonra, mirasçısı bulunmaması halinde birleştirilen davada davacı vakfın davasının kabul edilmesi aksi halde davanın reddi gerektiği göz önüne alınmadan hatalı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; birleştirilen davaya ilişkin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.